Tasarım desenleri ile ilgili hızlı bir şekilde göz atma ihtiyacı duyduğunuzda işinize yarayabilecek ve hatta çıktısını alıp yanınızda taşıyabileceğiniz iki sayfalık bir belgeyi paylaşan blog yazısını duyurmadan olmaz. Adı geçen kaynağı ilgili yazıdan PDF olarak indirebilirsiniz.
Tasarım Desenleri
Design Patterns: Elements of Reusable Object-Oriented Software
Bilgisayar alanından hareketle yaşamla ilgili her şeyi paylaşmaya çalışan arkadaşların oluşturduğu kollektif bir günlüktür.
NASA: Ocak’ta Mars’a asteroid çarpabilir
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, Ocak ayı sonunda Mars gezegenine bir asteroidin çarpabileceğini bildirmiş. İşte Ocak aynın sonuna geldik...
Bir astreodin bir gezegene çarpış süresini hesaplayabiliyoruz artık. Ya da NASA bizim için hesaplıyor, ben hesaplayacak bilgiye sahip değilim. Hesaplayacak bilgiye sahip olsam bile bana hesaplatırlar mı bilmiyorum. Ancak ben bu işleri yapanlarla aynı türe sahip olduğum için, yani insan olduğum için, bu hesaplama işleminin yapılabilmesinden istersem mutluluk duyabilirim. Bu hesaplamaların sonuçlarından endişelenebilir ve hiç çıkmadığım karamsarlık çukurunun daha derinlerine inebilirim.
Aslında o astreoid hergün dünyamıza çarpmaktadır ve bunu görmek için büyük hesaplama gücüne, paralel bilgisayarlara, milyon dolarlık işlemcilere gerek de yoktur.
Aya gidilecek
daha da ötelere
teleskopların bile görmediği yere
Ama bizim dünyada ne zaman kimse
aç kalmayacak,
korkmayacak kimse kimseden,
emretmeyecek kimse kimseye,
yermeyecek kimse kimseyi,
umudunu çalmayacak kimse kimsenin?
NASA'nın bunu da hesaplamasını istiyorum : Ne zaman?
Bir astreodin bir gezegene çarpış süresini hesaplayabiliyoruz artık. Ya da NASA bizim için hesaplıyor, ben hesaplayacak bilgiye sahip değilim. Hesaplayacak bilgiye sahip olsam bile bana hesaplatırlar mı bilmiyorum. Ancak ben bu işleri yapanlarla aynı türe sahip olduğum için, yani insan olduğum için, bu hesaplama işleminin yapılabilmesinden istersem mutluluk duyabilirim. Bu hesaplamaların sonuçlarından endişelenebilir ve hiç çıkmadığım karamsarlık çukurunun daha derinlerine inebilirim.
Aslında o astreoid hergün dünyamıza çarpmaktadır ve bunu görmek için büyük hesaplama gücüne, paralel bilgisayarlara, milyon dolarlık işlemcilere gerek de yoktur.
Aya gidilecek
daha da ötelere
teleskopların bile görmediği yere
Ama bizim dünyada ne zaman kimse
aç kalmayacak,
korkmayacak kimse kimseden,
emretmeyecek kimse kimseye,
yermeyecek kimse kimseyi,
umudunu çalmayacak kimse kimsenin?
NASA'nın bunu da hesaplamasını istiyorum : Ne zaman?
Hibakusha
Hiroşima'ya atılan atom bombası aslında "İnsanlık"ın dönüm noktalarından biridir. 250000 (Yazıyla iki yüz elli bin) insanı öldürdüğü söylenen bu bomba yeni bir çağın başlangıcıdır (bence). İnsanın çıkarı için neler yapabileceğinin bir göstergesidir.
Atom bombası Manhattan projesinin bir ürünüdür. Bu projede çalışan bilim insanlarının ortaya çıkacak olan sonucu bilip bilmediklerine dair merakım bir türlü çözülmemiştir (Aslında çalışan bilim insanlarının günlüklerini ve düşüncelerini okusam bu merakım çözülecek). Bir insan (bilim insanı olmasını da geçtim) sonuçlarını bilerek böyle bir yıkımın sorumluluğunu hayatı boyunca (aslında sonucunu düşünmeden yapmış olsa da) üstünde taşıyabilir mi? Bu soru kafamı her zaman kurcalar. Acaba ben insanı gözümde mi büyütüyorum diye merak bile ediyorum.
Teknoloji ve bilimdeki gelişmeler incelendiği zaman en çok gelişmenin savunma (neden savunma? aslında saldırı olması gerekmiyor mu?) sanayi sayesinde olduğu ve özellikle savaş dönemlerinde gerçekleştiği göze çarpacaktır. Mesela bir savaş çıksa (şu an evet savaşlar ama benim kastım geniş ölçekli bir savaş) bilim ve teknolojide ki zevk ve rahatlığa yönelik gelişmeler bıçak gibi kesilecek ve savaşın daha iyi sürmesi için gereken üretimler yapılacaktır. Birinci ve ikinci dünya savaşı bu açılardan bilim ve teknolojiye oldukça fazla katkı sağlamıştır.
Farkındayım konu oldukça dağılıyor, aslında bilim insanlarının böyle tehlikeli sonuçları olabilecek girişimlere girerken bu çalışmalarını çok basitçe sadece meraka dayandırarak açıkladıkları olmuştur. Yaptığımız iş sadece merağımızı gidermek diyorlardır herhalde. Amerika'da bir bilim adamı (Benjamin Kuipers) neden askeri destek almadığını oldukça güzel bir şekilde açıklıyor. Ve gerçekten çoğu bilimsel ve teknolojik proje askeri destek aldığında sorun yaşamıyorsunuz, istediğiniz şekilde araştırma geliştirme yapabiliyorsunuz ve istediğiniz kadar insanı çalıştırabiliyorsunuz. Ama etik olarak bu tip projelere karşı çıktığınız zaman destek sıkıntısı çekmeniz de kaçınılmaz.
Özetle, bütün bu yazıya yol açan aslında atom bombasının etkilerini gösteren Hiroşima ve Nagazaki fotoğrafları olmuştur. İncelemenizi öneriririm.
(Aslında Japonya'nın bu saldırıdan sonra bugün geldiği nokta gerçekten incelenmelidir. Atom bombası sonucunda bilimsel ve teknolojik olarak oldukça gelişmişlerdir. Bir de o bombayı atan ülkenin Japonya'da (filmlerden gördüğüm kadarıyla) yarattığı kültürel erozyonu da irdelemek gerekiyor)
Bağlantılar:
Atomic Archive
Atomic Bomb:Decision
Milliyet'teki "daha önce görmediğiniz fotoğraflarla Hiroşima cehenemmi" galerisi
Küçük bir atom bombası - Charles Bukowski
Hibakusha
Biterken :
"Savaş istiyoruz!"
En önce vuruldu
Bunu yazan.
Bertolt Brecht
Atom bombası Manhattan projesinin bir ürünüdür. Bu projede çalışan bilim insanlarının ortaya çıkacak olan sonucu bilip bilmediklerine dair merakım bir türlü çözülmemiştir (Aslında çalışan bilim insanlarının günlüklerini ve düşüncelerini okusam bu merakım çözülecek). Bir insan (bilim insanı olmasını da geçtim) sonuçlarını bilerek böyle bir yıkımın sorumluluğunu hayatı boyunca (aslında sonucunu düşünmeden yapmış olsa da) üstünde taşıyabilir mi? Bu soru kafamı her zaman kurcalar. Acaba ben insanı gözümde mi büyütüyorum diye merak bile ediyorum.
Teknoloji ve bilimdeki gelişmeler incelendiği zaman en çok gelişmenin savunma (neden savunma? aslında saldırı olması gerekmiyor mu?) sanayi sayesinde olduğu ve özellikle savaş dönemlerinde gerçekleştiği göze çarpacaktır. Mesela bir savaş çıksa (şu an evet savaşlar ama benim kastım geniş ölçekli bir savaş) bilim ve teknolojide ki zevk ve rahatlığa yönelik gelişmeler bıçak gibi kesilecek ve savaşın daha iyi sürmesi için gereken üretimler yapılacaktır. Birinci ve ikinci dünya savaşı bu açılardan bilim ve teknolojiye oldukça fazla katkı sağlamıştır.
Farkındayım konu oldukça dağılıyor, aslında bilim insanlarının böyle tehlikeli sonuçları olabilecek girişimlere girerken bu çalışmalarını çok basitçe sadece meraka dayandırarak açıkladıkları olmuştur. Yaptığımız iş sadece merağımızı gidermek diyorlardır herhalde. Amerika'da bir bilim adamı (Benjamin Kuipers) neden askeri destek almadığını oldukça güzel bir şekilde açıklıyor. Ve gerçekten çoğu bilimsel ve teknolojik proje askeri destek aldığında sorun yaşamıyorsunuz, istediğiniz şekilde araştırma geliştirme yapabiliyorsunuz ve istediğiniz kadar insanı çalıştırabiliyorsunuz. Ama etik olarak bu tip projelere karşı çıktığınız zaman destek sıkıntısı çekmeniz de kaçınılmaz.
Özetle, bütün bu yazıya yol açan aslında atom bombasının etkilerini gösteren Hiroşima ve Nagazaki fotoğrafları olmuştur. İncelemenizi öneriririm.
(Aslında Japonya'nın bu saldırıdan sonra bugün geldiği nokta gerçekten incelenmelidir. Atom bombası sonucunda bilimsel ve teknolojik olarak oldukça gelişmişlerdir. Bir de o bombayı atan ülkenin Japonya'da (filmlerden gördüğüm kadarıyla) yarattığı kültürel erozyonu da irdelemek gerekiyor)
Bağlantılar:
Atomic Archive
Atomic Bomb:Decision
Milliyet'teki "daha önce görmediğiniz fotoğraflarla Hiroşima cehenemmi" galerisi
Küçük bir atom bombası - Charles Bukowski
Hibakusha
Biterken :
"Savaş istiyoruz!"
En önce vuruldu
Bunu yazan.
Bertolt Brecht
Prolog'a Giriş
Bilgisayarlara bizim gibi karar verebileceği, bizim çıkarımlarımıza benzer aşamaları olan sonuçlara ulaşabileceği, kısaca yapay zeka ile ilgili uygulamalar yaptırabilmek için mantık programlama dilleri kullanabiliyoruz. Her ne kadar günümüzde bilgisayarlar zeka konusunda elimize su dökemese de bir çok problemi çözerken daha hızlı ve başarılı sonuçlara ulaşan programlar yazılabiliyor. Bu programları yazabilmemiz için matematiksel mantıka benzer süreçler kullandığımız diller var. Prolog(PROgrammation en LOGique-Fransızca) onlardan biri sadece. Bildirimsel programlama dili dediğimiz bu tür, geleneksel programlamada(yordamsal programlama) kullanılan dizili eylemlerden değil; gerçekler, kurallar ve bunlardan çıkarılan sonuçlardan oluşuyor. C, C++, Java, Pascal gibi dillerde programın adım adım ne yapması gerektiğini söylerken Prolog'un da içinde yer aldığı bildirimsel dillerde durumları bildirir ve programdan çözüm isteriz.
Bir Prolog kodu en genel haliyle üç bölüme ayrılır; PREDICATES dediğimiz kısımda gerçeklerin tanımını yapar, CLAUSES bölümünde tanımladığımız gerçeklere uygun kuralları belirtiriz. Daha sonra GOAL dediğimiz kısımda aradığımız çözümü verdiğimiz bilgilere dayanarak bulmasını sağlayacak soruları sorar ve sonuca varırız. Prolog'ta değişkenleri belirtebilmek için büyük harfle başlayan , sabitler için de küçük harf ile başlayan sözcükler kullanıyoruz.
Çoğunlukla programlama dillerinde ilk örnek olarak verilen:
Merhaba Dünya
%Bu "merhaba dünya" diyen prolog kodu
GOAL
write("Merhaba Dünya").
%Bu kod VISUAL PROLOG'ta yazıldı.
%write VISUAL PROLOG'da tanımlı bir gerçek
Bağlantılar:
Prolog Öğretici
SWI Prolog
GNU Prolog
Visual Prolog
Bir Prolog kodu en genel haliyle üç bölüme ayrılır; PREDICATES dediğimiz kısımda gerçeklerin tanımını yapar, CLAUSES bölümünde tanımladığımız gerçeklere uygun kuralları belirtiriz. Daha sonra GOAL dediğimiz kısımda aradığımız çözümü verdiğimiz bilgilere dayanarak bulmasını sağlayacak soruları sorar ve sonuca varırız. Prolog'ta değişkenleri belirtebilmek için büyük harfle başlayan , sabitler için de küçük harf ile başlayan sözcükler kullanıyoruz.
Çoğunlukla programlama dillerinde ilk örnek olarak verilen:
Merhaba Dünya
%Bu "merhaba dünya" diyen prolog kodu
GOAL
write("Merhaba Dünya").
%Bu kod VISUAL PROLOG'ta yazıldı.
%write VISUAL PROLOG'da tanımlı bir gerçek
Bağlantılar:
Prolog Öğretici
SWI Prolog
GNU Prolog
Visual Prolog
Persepolis
İran'ın yakın geçmişinden bahseden güzel bir animasyon film. İran'da şahın devrilmesiyle başlayan zincirleme olaylar bir kadının anlatımıyla canlandırılmış. Başrolde anlatıcı konumunu üstlenen Marjane Satrapi kendi hikayesini anlatmış. İran'ın yakın geçmişini öğrenmek ve anlamak açısından izlenmesi gereken bir film diye düşünüyorum. Batının doğu hakkındaki ve doğunun batı hakkındaki düşünceleri ve bu iki ucun yaşam tarzlarının farklılıkları bence güzel yansıtılmış.
"Her özgürlüğün bir bedeli vardır."
IMDB Bağlantısı
Euler'in üsler toplamı varsayımı
Euler 1679 'da aşağıdaki varsayımı matematik kuyusuna atmış ve 40 milyon akıllı uzun süre bunu çıkaramamış.
n ve k 1'den büyük sayılar olmak üzere:
Eğer n adet pozitif tamsayının k. üssünü toplarsak, sonuç da bir sayının k. üssü oluyorsa o zaman n k'dan küçük olamaz.
Eğer (ai bir pozitif tam sayı , b diğer pozitif bir tamsayı), o zaman olmalıdır.
Evet, ben de ilk seferinde anlamamıştım. Hatta 2. ve 3. seferde de...
İnsanlar 1966'ya kadar uğraştılar. 1966'da 2 adam tek bir örnek vererek Euler'i madara etti.
1986'da
-
- 26824404 + 153656394 + 187967604 = 206156734 bulundu.
Ne demiş ünlü büyüğümüz:
"Hatasız kul olmaz :)"
İfsak Kısa Film Atölyesi
Son 3 aydır devam ettiğim çok keyifli bir kurs var: İfsak Kısa Film Atölyesi. Benim dahil olduğum grup 13. dönem. Gayet eğlenceli bir ortamda bir kısa filmin oluşması esnasında yaşanan çekim öncesi işlemleri(sinopsis, tretman, senaryo vs.), çekim işlemleri (plan, sahne, sekans, ışık, kamera) ve çekim sonrası işlemleri(kurgu) Selim Hoca(Selim Evci)'nın anlatımıyla önce teorik olarak inceledik. Üstüne bunların pratiğini yapabileceğimiz mizansen çekimleri yaptık. Ve sonunda bir nevi kurs tezi olacak grup filmi için geçtiğimiz haftasonu çekimlere başladık. Hiç bir problem yaşanmadan çekimlerin ilk aşaması bitti. Önümüzdeki hafta da bir aksilik olmazsa kalan kısım tamamlanacak. Akabinde titiz bir kurgu çalışması sonrasında filmin son hali ortaya çıkacak. Ve ben tabii ki filmimizi burada sizlerle paylaşacağım. Coming soooon :)
Bağlantılar:
İfsak Kısa Film Atölyesi
Bağlantılar:
İfsak Kısa Film Atölyesi
Python ile yazılmış basit bir Genetik Algoritma örneği
Python kullanılarak yazılmış olan oldukça basit bir genetik algoritma örneği.
Aşağıya da alıyorum:
Aşağıya da alıyorum:
## {{{ http://code.activestate.com/recipes/199121/ (r1)
#
# genetic.py
#
import random
MAXIMIZE, MINIMIZE = 11, 22
class Individual(object):
alleles = (0,1)
length = 30
seperator = ''
optimization = MINIMIZE
def __init__(self, chromosome=None):
self.chromosome = chromosome or self._makechromosome()
self.score = None # set during evaluation
def _makechromosome(self):
"makes a chromosome from randomly selected alleles."
return [random.choice(self.alleles) for gene in range(self.length)]
def evaluate(self, optimum=None):
"this method MUST be overridden to evaluate individual fitness score."
pass
def crossover(self, other):
"override this method to use your preferred crossover method."
return self._twopoint(other)
def mutate(self, gene):
"override this method to use your preferred mutation method."
self._pick(gene)
# sample mutation method
def _pick(self, gene):
"chooses a random allele to replace this gene's allele."
self.chromosome[gene] = random.choice(self.alleles)
# sample crossover method
def _twopoint(self, other):
"creates offspring via two-point crossover between mates."
left, right = self._pickpivots()
def mate(p0, p1):
chromosome = p0.chromosome[:]
chromosome[left:right] = p1.chromosome[left:right]
child = p0.__class__(chromosome)
child._repair(p0, p1)
return child
return mate(self, other), mate(other, self)
# some crossover helpers ...
def _repair(self, parent1, parent2):
"override this method, if necessary, to fix duplicated genes."
pass
def _pickpivots(self):
left = random.randrange(1, self.length-2)
right = random.randrange(left, self.length-1)
return left, right
#
# other methods
#
def __repr__(self):
"returns string representation of self"
return '<%s chromosome="%s" score=%s>' % \
(self.__class__.__name__,
self.seperator.join(map(str,self.chromosome)), self.score)
def __cmp__(self, other):
if self.optimization == MINIMIZE:
return cmp(self.score, other.score)
else: # MAXIMIZE
return cmp(other.score, self.score)
def copy(self):
twin = self.__class__(self.chromosome[:])
twin.score = self.score
return twin
class Environment(object):
def __init__(self, kind, population=None, size=100, maxgenerations=100,
crossover_rate=0.90, mutation_rate=0.01, optimum=None):
self.kind = kind
self.size = size
self.optimum = optimum
self.population = population or self._makepopulation()
for individual in self.population:
individual.evaluate(self.optimum)
self.crossover_rate = crossover_rate
self.mutation_rate = mutation_rate
self.maxgenerations = maxgenerations
self.generation = 0
self.report()
def _makepopulation(self):
return [self.kind() for individual in range(self.size)]
def run(self):
while not self._goal():
self.step()
def _goal(self):
return self.generation > self.maxgenerations or \
self.best.score == self.optimum
def step(self):
self.population.sort()
self._crossover()
self.generation += 1
self.report()
def _crossover(self):
next_population = [self.best.copy()]
while len(next_population) < self.size:
mate1 = self._select()
if random.random() < self.crossover_rate:
mate2 = self._select()
offspring = mate1.crossover(mate2)
else:
offspring = [mate1.copy()]
for individual in offspring:
self._mutate(individual)
individual.evaluate(self.optimum)
next_population.append(individual)
self.population = next_population[:self.size]
def _select(self):
"override this to use your preferred selection method"
return self._tournament()
def _mutate(self, individual):
for gene in range(individual.length):
if random.random() < self.mutation_rate:
individual.mutate(gene)
#
# sample selection method
#
def _tournament(self, size=8, choosebest=0.90):
competitors = [random.choice(self.population) for i in range(size)]
competitors.sort()
if random.random() < choosebest:
return competitors[0]
else:
return random.choice(competitors[1:])
def best():
doc = "individual with best fitness score in population."
def fget(self):
return self.population[0]
return locals()
best = property(**best())
def report(self):
print "="*70
print "generation: ", self.generation
print "best: ", self.best
---------------------------------------------------------------------
#
# onemax.py - useage example
#
# the fittest individual will have a chromosome consisting of 30 '1's
#
import genetic
class OneMax(genetic.Individual):
optimization = genetic.MAXIMIZE
def evaluate(self, optimum=None):
self.score = sum(self.chromosome)
def mutate(self, gene):
self.chromosome[gene] = not self.chromosome[gene] # bit flip
if __name__ == "__main__":
env = genetic.Environment(OneMax, maxgenerations=1000, optimum=30)
env.run()
## end of http://code.activestate.com/recipes/199121/ }}}
Banka işlemlerinde güvenlik konuları
ATM, telefon, Internet, WAP bankacılığı derken bankalar duvarlar arkasındaki kasaların çok ötesine geçip, bir yerde, bilginize başkalarının da ulaşabilceği açık kapılar oluşturmak zorunda kaldılar.
Güvenlik için birçok yöntem geliştirseler de kendi güvenliğinizden yine kendiniz sorumlusunuz. Banka işlemleri yaparken yararlı olabilecek bazı uyarı ve belgeleri burada bulabilirsiniz.
Özellikle internet bankacılığı için benim tavsiyem, bilgisayarınıza bir de linux kurun ve önemli işlerinizi bu işletim sistemi üzerinden yapın. Bu sayede belirtilen güvenlik açıklarından birçoğu(virus ve truva atları gibi) sizi ilgilendirmiyor olacak. Bilgisayarınıza kurmadan da bakabileceğiniz Ubuntu Desktop Edition 7.10 'u deneyin örneğin.
Güvenlik için birçok yöntem geliştirseler de kendi güvenliğinizden yine kendiniz sorumlusunuz. Banka işlemleri yaparken yararlı olabilecek bazı uyarı ve belgeleri burada bulabilirsiniz.
Özellikle internet bankacılığı için benim tavsiyem, bilgisayarınıza bir de linux kurun ve önemli işlerinizi bu işletim sistemi üzerinden yapın. Bu sayede belirtilen güvenlik açıklarından birçoğu(virus ve truva atları gibi) sizi ilgilendirmiyor olacak. Bilgisayarınıza kurmadan da bakabileceğiniz Ubuntu Desktop Edition 7.10 'u deneyin örneğin.
Firefox için sözlük eklentileri
Web tarayıcısı olarak firefox kullanan arkadaşlara iki sözlük eklentisini denemelerini önereceğim. İngilizceden İngilizceye sözlük: https://addons.mozilla.org/en-US/firefox/addon/1171
İngilizce - Türkçe sözlük: https://addons.mozilla.org/en-US/firefox/addon/3302
İngilizce - Türkçe sözlük: https://addons.mozilla.org/en-US/firefox/addon/3302
Düşler Anlatılmaz
Bir insanın sadece ölüm ve doğum günlerinde hatırlandığı bir çağda yaşadığıma acayip gıcık kapıyorum. Adam ölünce vay ne kadar iyi bir insanmış, neler yapmış etmiş... Doğum gününde manşetler, ölüm yıldönümünde manşetler... Gazetelerinizde o kadar manyakça haberler yer alıyorki, bu samimiyetsiz sevgi gösterileriniz o haberlerle birleşince mide bulandırıcı oluyor. Ben zaten doğdu ya da öldü dediğiniz adamları güneş açınca ya da ortalığı sel götürürcesine yağmur yağdığı her zaman hatırlarım. Çünkü onlar bizi, yaşamı, doğayı anlattılar; mankenleri, türkücü-şarkıcıları değil. Onların hayatında kara toprak bir futbol takımının avrupa maçındaki galibiyetinden daha fazla yer aldı.
Mesela Fazıl Hüsnü Dağlarca, İstanbul-Kadıköy'de kendi ismini taşıyan bir sokakta mütevazi bir evde yaşıyormuş. Daha vefat etmediği için doğum ve ölüm yıldönümünü kutlamıyoruz, şu anda kendisini yanlızlığa terketmiş durumdayız. Büyük şairle söyleşi yapıyorlar, bize eski Kadıköy'ü anlat diyorlar. Verdiği cevap ise şu: "Düşler anlatılmaz!". Acaba şair bizim düşlerimizi bilir mi? Mesela pop-star olma düşüyle yaşayan, gençleri? Ya da ne bileyim evim arabam olsun düşlerini.
"Dün"lerin birinde, akademik bir işkence seansında kafamı boşaltmak için haberlere göz atayım dedim. "Nazım Hikmet'in doğum günü!". Yeni bir şiirini bulunmuş ( zamazingo haberlere bakarken rastladım, itiraf edeyim :) ), okuyayım dedim:
Dört güvercin. Dördümüze
geldi dört güvercin
suda yıkanmak için.
Su mahpusane yalağındaydı.
ve güneş
güvercinlerin
gözünde, kanadında, kırmızı ayağındaydı.
* * *
girdi dört güvercin
yıkanmak için
suyun içine.
ve kederli toprakta dört insan
baktı dört güvercine.
* * *
Güvercinler hep beraber
güneşi taşıyıp kırmızı ayaklarında
uçabilirler.
Durdurmaz onları demir ve duvar.
Güvercinlerin yumuşak kanatları var.
Ve kanatlar
Şimdi burda, şimdi damın üzerinde.
İnsanların kanatları yok
İnsanların kanatları yüreklerinde.
* * *
Dört güvercin
güneşe varmak için
yıkandı, uçtu sudan.
Nazım Hikmet.İSTANBUL. TEVKİFHANESİ. 1938
Dört tane güvercin görüp böyle bir şiir yazabilen insanı bırakın, gün içinde dört tane güvercine kafasını çevirip bakan kaç kişi kaldı?
"Efendim, dağlarda bir çiçek olur, onu alır şehre getirirsin, güzel saksılarda güzel topraklar içinde yetiştirir, geliştirirsin. Belki, bir gün daha güzel bir çiçek olur, ama eski kokusunu belli ki bulamayız" - Aşık Veysel
Aşık Veysel'i çıkaran bu topraklara durup dururken ne oldu? Ya ne olacak bizim bu halimiz?
Mesela Fazıl Hüsnü Dağlarca, İstanbul-Kadıköy'de kendi ismini taşıyan bir sokakta mütevazi bir evde yaşıyormuş. Daha vefat etmediği için doğum ve ölüm yıldönümünü kutlamıyoruz, şu anda kendisini yanlızlığa terketmiş durumdayız. Büyük şairle söyleşi yapıyorlar, bize eski Kadıköy'ü anlat diyorlar. Verdiği cevap ise şu: "Düşler anlatılmaz!". Acaba şair bizim düşlerimizi bilir mi? Mesela pop-star olma düşüyle yaşayan, gençleri? Ya da ne bileyim evim arabam olsun düşlerini.
"Dün"lerin birinde, akademik bir işkence seansında kafamı boşaltmak için haberlere göz atayım dedim. "Nazım Hikmet'in doğum günü!". Yeni bir şiirini bulunmuş ( zamazingo haberlere bakarken rastladım, itiraf edeyim :) ), okuyayım dedim:
Dört güvercin. Dördümüze
geldi dört güvercin
suda yıkanmak için.
Su mahpusane yalağındaydı.
ve güneş
güvercinlerin
gözünde, kanadında, kırmızı ayağındaydı.
* * *
girdi dört güvercin
yıkanmak için
suyun içine.
ve kederli toprakta dört insan
baktı dört güvercine.
* * *
Güvercinler hep beraber
güneşi taşıyıp kırmızı ayaklarında
uçabilirler.
Durdurmaz onları demir ve duvar.
Güvercinlerin yumuşak kanatları var.
Ve kanatlar
Şimdi burda, şimdi damın üzerinde.
İnsanların kanatları yok
İnsanların kanatları yüreklerinde.
* * *
Dört güvercin
güneşe varmak için
yıkandı, uçtu sudan.
Nazım Hikmet.İSTANBUL. TEVKİFHANESİ. 1938
Dört tane güvercin görüp böyle bir şiir yazabilen insanı bırakın, gün içinde dört tane güvercine kafasını çevirip bakan kaç kişi kaldı?
"Efendim, dağlarda bir çiçek olur, onu alır şehre getirirsin, güzel saksılarda güzel topraklar içinde yetiştirir, geliştirirsin. Belki, bir gün daha güzel bir çiçek olur, ama eski kokusunu belli ki bulamayız" - Aşık Veysel
Aşık Veysel'i çıkaran bu topraklara durup dururken ne oldu? Ya ne olacak bizim bu halimiz?
Kod'a ve Us'a Merhaba
Merhaba,
Bu benim Kod ve Us'taki ilk yazım. Açıldığından beri takip ediyordum yazılanları, artık yazabilme şansım da var. Eh o zaman "merhaba yazı"mda Kod ve Us ile ilgili kafamı kurcalayan düşünceleri yazabilirim. Daha doğrusu Kod ve Us isminin ne anlama gelebileceği hakkındaki fikirlerimi.
"Us" deyince akla hemen "akıl" geliyor. Zeka, zihin, muhakeme gibi insan düşünmesini kapsayan geniş bir anlamı var. Bir de küçüklüğümüzden beri beynimize 'kod'lanmış 'us'lu kelimesi var. Uslu olmak, terbiyeli olmak benzeri bir eylemi yansıtıyor çoğumuz için.
Kod kelimesi ise çok daha farklı anlamlara gelebiliyor. Bir bilgisayar mühendisinin 'us'una ilk olarak büyük ihtimalle programları yazmamıza yarayan sembol ve sözcükler gelir. kod'un en çok kullanılan karşılıkları ise sembol ya da harf; ancak bunun yanında şifre anlamına da gelebiliyor, kod ad'taki gibi. Bu kadarla da sınırlı değil kodun çağrıştırdıkları, bir de prensip ya da temel yasa olarak kullanılıyor: etik kodu. Sanıyorum ki bilgisayardaki kod bir yandan komut dizilerinin sembollerden oluşmasına bir yandan da programların çalışabilmesi için gerekli olan prensiplere atıfta bulunularak kullanılmakta. Ama bence Kod ve Us'taki 'kod' ve 'us', usumuzun sınırlarının çok daha fazlasını zorlayacak anlamları kodluyor bizim için; çünkü yaşamın her alanını kapsıyor.
Ben de paylaşımla sınırları zorlayan Kod ve Us'un bir parçasıyım artık.
Herkese merhaba...
Bu benim Kod ve Us'taki ilk yazım. Açıldığından beri takip ediyordum yazılanları, artık yazabilme şansım da var. Eh o zaman "merhaba yazı"mda Kod ve Us ile ilgili kafamı kurcalayan düşünceleri yazabilirim. Daha doğrusu Kod ve Us isminin ne anlama gelebileceği hakkındaki fikirlerimi.
"Us" deyince akla hemen "akıl" geliyor. Zeka, zihin, muhakeme gibi insan düşünmesini kapsayan geniş bir anlamı var. Bir de küçüklüğümüzden beri beynimize 'kod'lanmış 'us'lu kelimesi var. Uslu olmak, terbiyeli olmak benzeri bir eylemi yansıtıyor çoğumuz için.
Kod kelimesi ise çok daha farklı anlamlara gelebiliyor. Bir bilgisayar mühendisinin 'us'una ilk olarak büyük ihtimalle programları yazmamıza yarayan sembol ve sözcükler gelir. kod'un en çok kullanılan karşılıkları ise sembol ya da harf; ancak bunun yanında şifre anlamına da gelebiliyor, kod ad'taki gibi. Bu kadarla da sınırlı değil kodun çağrıştırdıkları, bir de prensip ya da temel yasa olarak kullanılıyor: etik kodu. Sanıyorum ki bilgisayardaki kod bir yandan komut dizilerinin sembollerden oluşmasına bir yandan da programların çalışabilmesi için gerekli olan prensiplere atıfta bulunularak kullanılmakta. Ama bence Kod ve Us'taki 'kod' ve 'us', usumuzun sınırlarının çok daha fazlasını zorlayacak anlamları kodluyor bizim için; çünkü yaşamın her alanını kapsıyor.
Ben de paylaşımla sınırları zorlayan Kod ve Us'un bir parçasıyım artık.
Herkese merhaba...
Gözetleniyoruz!!!
Artık iyice gözetleniyoruz.
istanbul.indymedia.org kaynaklı haber (aynen aktarıyorum):
"GÖZETLENİYORUZ
Telekomünikasyon Kurumu(TK) ve Türk Telekom(TT) internet üzerinden yapılan tüm işlemleri izleyecek loglayacaklar(kayıt). Bu konuda gerekli yasal ve teknik düzenlemeler yapıldı işlem uygulanmaya başladı. (http://www.tk.gov.tr/Duzenlemeler/Hukuki/Kanunlar/2007/internetsuclari.pdf)
Türkiyedeki tüm İnternet Servisi Sağlayıcı şirketlere yasa gereği, (tanımları TK ve TT taradından kesinleştirilmiş) yüksek konfigürasyonlu bir adet sunucuyu TT ile senkronizasyon sağlanması amacı ile adaması zorunlu kılındı. Bu minvalde erişim sağlayıcı şirketler kullanıcılarının kimi sitelere erişimlerini engelleyecekler ve dahi internetteki tüm faaliyetlerini loglayacaklar. Bu –hash-lenmiş logları bir yıl saklamak zorundalar.
İzlenmek, loglanmaktan kaçış yok o zaman bizde fake(sahte) kayıt verebiliriz. Nasıl mı?
Proxy kullanarak, Proxy konusunda teknik bilgiler çeşitli bilişim portallerinden, arama motorlarından edinilebilir. İki adet browser(tarayıcı) yükleyin. Biri zaten İntenet Explorer oluyor, diğeride http://www.mozilla.org/ dan Firefox indirin. MS İnternet Explorer dan loglanmasında sakınca görmediğiniz adresleri gezebilirsiniz. Yahoo. Gmail Hotmail Gazeteler okullar vs vs … Firefox u da Proxy ye göre ayarlayın, iyi sörfler.
Ayarların nasıl yapilacağına ilişkin bilgi
http://bidb.comu.edu.tr/bilgiler/proxy.htm
Aşağıdaki adreste pek çok proxynin IP si var.
http://www.proxy4free.com/page1.html
http://www.aliveproxy.com/proxy-list/proxies.aspx/Turkey-tr Türkiye proxyleri ancak güvenilirliği şüpheli tabi. Zamana zaman erişiminin durabilir o noktada da IP değiştirin. Değiştirdiğiniz IP yi de aşağıdaki adreste test edebilirsiniz.
http://www.ip-adress.com/Proxy_Checker/
Ayrıca sadece sörf yapmak için http://www.anonymouse.org
http://www.trproxy.net/
da kullanılabilir. Ancak bu Proxylerden SSL kullanan sitelere giriş yapılamaz. Ticari Proxy paketlerinden
http://www.anonymizer.com/"
istanbul.indymedia.org kaynaklı haber (aynen aktarıyorum):
"GÖZETLENİYORUZ
Telekomünikasyon Kurumu(TK) ve Türk Telekom(TT) internet üzerinden yapılan tüm işlemleri izleyecek loglayacaklar(kayıt). Bu konuda gerekli yasal ve teknik düzenlemeler yapıldı işlem uygulanmaya başladı. (http://www.tk.gov.tr/Duzenlemeler/Hukuki/Kanunlar/2007/internetsuclari.pdf)
Türkiyedeki tüm İnternet Servisi Sağlayıcı şirketlere yasa gereği, (tanımları TK ve TT taradından kesinleştirilmiş) yüksek konfigürasyonlu bir adet sunucuyu TT ile senkronizasyon sağlanması amacı ile adaması zorunlu kılındı. Bu minvalde erişim sağlayıcı şirketler kullanıcılarının kimi sitelere erişimlerini engelleyecekler ve dahi internetteki tüm faaliyetlerini loglayacaklar. Bu –hash-lenmiş logları bir yıl saklamak zorundalar.
İzlenmek, loglanmaktan kaçış yok o zaman bizde fake(sahte) kayıt verebiliriz. Nasıl mı?
Proxy kullanarak, Proxy konusunda teknik bilgiler çeşitli bilişim portallerinden, arama motorlarından edinilebilir. İki adet browser(tarayıcı) yükleyin. Biri zaten İntenet Explorer oluyor, diğeride http://www.mozilla.org/ dan Firefox indirin. MS İnternet Explorer dan loglanmasında sakınca görmediğiniz adresleri gezebilirsiniz. Yahoo. Gmail Hotmail Gazeteler okullar vs vs … Firefox u da Proxy ye göre ayarlayın, iyi sörfler.
Ayarların nasıl yapilacağına ilişkin bilgi
http://bidb.comu.edu.tr/bilgiler/proxy.htm
Aşağıdaki adreste pek çok proxynin IP si var.
http://www.proxy4free.com/page1.html
http://www.aliveproxy.com/proxy-list/proxies.aspx/Turkey-tr Türkiye proxyleri ancak güvenilirliği şüpheli tabi. Zamana zaman erişiminin durabilir o noktada da IP değiştirin. Değiştirdiğiniz IP yi de aşağıdaki adreste test edebilirsiniz.
http://www.ip-adress.com/Proxy_Checker/
Ayrıca sadece sörf yapmak için http://www.anonymouse.org
http://www.trproxy.net/
da kullanılabilir. Ancak bu Proxylerden SSL kullanan sitelere giriş yapılamaz. Ticari Proxy paketlerinden
http://www.anonymizer.com/"
Emir Kusturica Filmleri
Bu yazımın konusunu ünlü bir yönetmen oluşturacak. Bu yönetmenden bahsedecek olmamım sebebi hafta sonu ve pazartesi toplam üç filmini izlemiş olmam. Tam bir Kusturica haftası yaşıyorum yani. Bu hafta içinde Arizona Dream'i tekrar izleme ihtimalim de var :D Sırayla şimdiye kadar izlediğim 5 filmini listeleyeyim.
Arizona Dream: Uçuk kaçık bir film bence. Konusu "asi" bir genç adamın bir akrabasının yanına gitmesi ve orada tanıştığı bir kızla, annesiyle yaşadıkları. Film oldukça apolitik ve uçuk. Bu arada Emir Kusturica bu filmi savaş döneminde Amerika'da çektiği için oldukça tepki de toplamış. Bu film için yapılan müziklerden dolayı Goran Bregovic adını anmak gerekiyor.
Çingeneler Zamanı (Dom za vesanje): Perhan ve çingenelerin yaşamına etkileyici bir bakış. İzlerken çok etkilendim bu filmden. Perhan'ın başına gelenlerden ve elbette filmin müziklerinden. Yine Goran Bregovic imzası olan müziklerden.
Kara kedi ak kedi (Crna macka, beli macor): Perhan'dan öncesini, yine çingeneleri anlatan önemli bir film. Aşka ve sevgiye farklı bir bakış. Müzikler yine Goran'dan geliyor :)
Yeraltı (Underground): Yugoslayva'nın yakın tarihine farklı bir açıdan bakan etkileyici bir "ağıt". Aklımda kalan en önemli replik "Bir savaş savaş değildir, kardeş kardeşi öldürmedikçe" repliği. Film savaşa değişik bir açıdan bakıyor. Ekşisözlükte ilgili başlıkta çok ilginç bir tespit var. Paylaşmadan duramayacağım. Filmin ne kadar politik olduğu bir izleyişte anlaşılıyor :D Müzikler yine Goran'dan.
Söz ver bana(Zevat): Tüm filmleri gibi eğlenceli, müzik dolu ve düğünleri cenazeleri içeren bir film daha. Müzikler Goran'dan değil ama yine de oldukça iyi :) Bu film diğer filmlerinden biraz farklı geldi bana. Ama bu filmde de batıya bir çok gönderme vardı.
Arizona Dream: Uçuk kaçık bir film bence. Konusu "asi" bir genç adamın bir akrabasının yanına gitmesi ve orada tanıştığı bir kızla, annesiyle yaşadıkları. Film oldukça apolitik ve uçuk. Bu arada Emir Kusturica bu filmi savaş döneminde Amerika'da çektiği için oldukça tepki de toplamış. Bu film için yapılan müziklerden dolayı Goran Bregovic adını anmak gerekiyor.
Çingeneler Zamanı (Dom za vesanje): Perhan ve çingenelerin yaşamına etkileyici bir bakış. İzlerken çok etkilendim bu filmden. Perhan'ın başına gelenlerden ve elbette filmin müziklerinden. Yine Goran Bregovic imzası olan müziklerden.
Kara kedi ak kedi (Crna macka, beli macor): Perhan'dan öncesini, yine çingeneleri anlatan önemli bir film. Aşka ve sevgiye farklı bir bakış. Müzikler yine Goran'dan geliyor :)
Yeraltı (Underground): Yugoslayva'nın yakın tarihine farklı bir açıdan bakan etkileyici bir "ağıt". Aklımda kalan en önemli replik "Bir savaş savaş değildir, kardeş kardeşi öldürmedikçe" repliği. Film savaşa değişik bir açıdan bakıyor. Ekşisözlükte ilgili başlıkta çok ilginç bir tespit var. Paylaşmadan duramayacağım. Filmin ne kadar politik olduğu bir izleyişte anlaşılıyor :D Müzikler yine Goran'dan.
Söz ver bana(Zevat): Tüm filmleri gibi eğlenceli, müzik dolu ve düğünleri cenazeleri içeren bir film daha. Müzikler Goran'dan değil ama yine de oldukça iyi :) Bu film diğer filmlerinden biraz farklı geldi bana. Ama bu filmde de batıya bir çok gönderme vardı.
actiTIME zaman izleme ve planlama uygulaması
Geliştirdiğimiz uygulamaları ve üzerinde çalıştığımız projeleri takip ederken, belgelerken daha kolay bir yol bulmak için biraz bakındım. Ücretsiz bir yazılım olan actiTIME'ı buldum. Şu an öğrenmeye çalışıyorum; tam istediğim gibi esnek olmasa da(kullanıcıya görev atamayı henüz bulamadım) genel olarak işe yarar bir uygulama.
Yörsan İşçileri Hala İşsiz
Üzerinden neredeyse bir ay geçti. Ancak halen, sadece -anayasal bir hak olan - sendikaya üye olma haklarını kullandıkları için işten çıkarılan 400 işçinin işsizliği devam ediyor. Üstelik olayı takip edenler bilecektir, işin içinde bir de işe devam eden işçileri tehdit eden yüzsüz bir duyuru var. AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen Yörsan firmasının sahipleri o kadar rahatlar yani.
Ben uzun zamandan beri tüketmekte olduğum Yörsan'ın süt ve yoğurtlarını artık tüketmiyorum. Etrafımdaki herkesi de bu konuda uyarmaya çalışıyorum.
Bağlantılar:
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=7771
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=14443
http://www.cagatayca.com/2007/12/yorsan-direnisi.html
Ben uzun zamandan beri tüketmekte olduğum Yörsan'ın süt ve yoğurtlarını artık tüketmiyorum. Etrafımdaki herkesi de bu konuda uyarmaya çalışıyorum.
Bağlantılar:
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=7771
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=14443
http://www.cagatayca.com/2007/12/yorsan-direnisi.html
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)