Tatil özleminin verdiği enerji ile birinci gün at gibi koşturduk. Odaya yerleştikten yarım saat sonra denize inmiştik bile. Koyu mavi, temiz bir deniz olunca çıkamadık bir türlü. Akşam yemeğinin de yüzme için yapılan iskelede yeniliyor olması denizi bırakmamızın nedeni oldu, yoksa zor çıkardık.
Yemek için hazırlanan iskele çok güzel görünüyordu, yarım saatte masalar, yemekler, her şey hazırdı. Güneşin batışını buradan izlemek... Yemek yine açık büfe ve bol çeşitliydi; gayet başarılı. Ama küçük bir sorun vardı: arılar. Yemek tabaklarının başına üşüşen arılar, olmaz gibi görünsede, tadınızı kaçırmayı çok da güzel başarıyorlardı ve bunları kaçırmak için yakılan kuru Türk kahvesi hiç bir işe yaramıyor, aksine bizi etkiliyordu. Ama çözümü bulduk, ertesi gün güneş batınca yemeğe başlamayı akıl edebildik :)
Ertesi gün için yat gezisine çıkmayı düşündük ve yemekten sonra Kaş'a gidip gerekiyorsa rezervasyon yaptıralım dedik. Sabah aynı minibüs ile geldiğimiz, otel çalışanlarından bir bayan yine minibüs bekliyordu. Bir kaç dakika içerisinde geçer derken, biraz karanlık biraz da sohbete dalıp hızla geçen minibüsün beklediğimiz olduğunu anlayamaık. Far bile yakmamıştı, o olamazdı. Biraz daha bekledik, yok, gelmedi. Kaç km oraya kadar diye sorduk, 1 km yanıtını alınca kendimden şüphelenmeye başladım. Bence en az 3 km vardı ama kadın inatla 1 diyordu. E biz yürüyelim bari 1 km 10 dk sürer dedik. Siz bilirsiniz dedi kadın.
Başladık yürümeye. Sahil kenarı boyunca uzanan yolda, sol tarafta kamp alanları, dinlenme yerleri, sağda ise dibi görünen bir deniz vardı. Güzeldi ama yürü yürü bitmiyordu. Kaşta mesafe ve zaman kavramı biraz karışık, o nedenle siz dikkatli olun, her söylenene inanmayın. 15dk kadar yürümüş, tam da söylenmeye başlamış ve yolu yarılamıştık ki arkadan gelen bir arabadan "gelin, gelin" sesi ile aynı kadın ve sağa yanaşan küçük ticari bir araba belirdi önümüzde. Akrabasıymış hanımefendinin, bizi de aldı ve Kaş'a vardık.
Minibüs beklerken yat turuna çıkmak istediğimizden sözedince, benim tanıdığım var demişti bu bayan. Sağolsun bizi bırakmadı, limana gidip yat için rezervasyon ayptırmamıza yardım ettiği yetmezmiş gibi bir de eşinin çalıştığı yere götürüp çay ikramında bulundu.
Güzel bir geceydi, limanın etrafı, Kaş sokakları insanlarla doluydu. Sabah bizi koruyan köpek ve kazlar da hiçbir yere gitmemişlerdi. Biraz gezindikten sonra Kaş içerisinden(Limanın yanı) saat başı kalkan minibüslerden birine bindik ve otele döndük.
Bu arada odanın fotoğrafını çekmiştim, şöyle ki:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder