Web2PDF

Web sayfalarını otomatik olarak pdf'e çeviren bir proje üzerinde bir ara bir süre uğraşmıştım. Becerememiştim. Teknoseyir sitesinde konuyla ilgili yazıyla karşılaşınca oldukça sevindim :) Ve hemen alternatifyaşam sitesine düğmeyi ekledim. Siz de web sitenizde böyle bir şey kullanmak istiyorsanız inceleyin derim :) Ancak üye olmanız gerektiğini hatırlatırım.

Bağlantılar:
Hizmeti sunan site
Konuyu karşıma çıkaran yazı

Ubuntu Screencasts

Eylül ayı Ubuntu için her güne screencast ayı olarak seçilmiş. Eylül ayı boyunca acemi Ubuntu kullanıcılarına yardımcı olmak amacıyla her gün 1 screencast yayınlanacak. Bu projedeki amaç her screencast içerisinde yeni bir konuyu derinlemesine işleyerek, yeni kullanıcıları bilgilendirmek. Screencast'lar Ubuntu Screencast sitesinden, 3 değişik boyutta ve ogg ile flv biçimlerinde indirilebilecek. Lisans olarak Creative Commons Attribution-Share Alike 3.0 License kullanıldığı için atıfları koruyarak screencast'ları değiştirme hakkınız mevcut.

Not: Bu arada sitede hali hazırda incelenebilecek screencast'lar var.
Not 2: Dil İngilizce
Not 3: Samba File Sharing ile ilgili olanı izledim, yeterince bilgilendirici

RFID Çalışma Çerçeveleri

RFID nin artan kullanım oranları ve uygulama alanlarının genişliği bu teknolojinin kullanımı ile ilgili çalışma çerçevelerinin geliştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. IBM, Sun, HP gibi firmalar bu konuya yönelik olarak birincil amacı RFID etiket bilgisi toplamak olan kendi RFID çerçevelerini geliştirmişlerdir.

Bunlardan bir tanesi IBM firmasının geliştirdiği, daha çok envanter ve erişim kontrollerine yönelik olan çerçevedir. Bu çerçeve üç temel bileşenden oluşmaktadır (Intel Corporation, 2004):
• RFID kontrol birimi – Okuyucular ile bağlantı sağlarlar. Donanım sürücüleri burada bulunur, güvenlik ve filtreleme burada yapılır.
• RFID değerlendirme sunucusu – RFID kontrol birimlerini yönetir ve bunlardan gelen olayları değerlendirip gerekli verileri bağlı olduğu veritabanlarında saklar.
• RFID bütünleştirme sunucusu – RFID etiket bilgilerinin işlenip XML gibi gerekli yapılara dönüştürülmesi ve ilgili arayüzlere aktarılması olaylarının gerçekleştiği birimdir.

Sun firmasının bu alanda yaptığı çalışmalar sonunda ise ortaya Sun java RFID yazılım araç seti ortaya çıkmıştır. Bu yazılımlar kümesi bir çok uygulamaya hizmet verebilecek ve bütünleşik çalışabilecek şekilde geliştirilmiş olup, standart protokoller ve arayüzler gözönünde bulundurularak geliştirilmiştir. Solaris ve Linux işletim sistemleri için eniyilenmiş olan bu yazılımlar ikinci nesil (EPCglobal Generation 2 (Gen 2)) RFID okuyucular ve etiketleri de destekleyebilecek özelliktedir (Rfid Gazette, 2005).

Benzer şekilde HP ve OATSystems firmaları ortaklığı da RFID çerçevesi, sistem yönetimi ve bütünleştirme servislerini içeren RFID/IS isimli bir hizmet paketini geliştirmişlerdir. HP ve OATSystems’in ürünleri üzerinde geliştirilen bu yapı RFID okuyucular ile veritabanları veya ERP sistemleri arasındaki köprüyü oluşturmaktadır (Kuchinskas, 2004).

Özellikle, Sun ve IBM firmalarının RFID teknolojisine yönelik çalışmaları Microsoft firmasını da kendi çerçevesini geliştirmeye yöneltmiştir. Axapta benzeri ticari uygulamalarıyla birlikte sunacakları bu RFID çerçevesinin öncelikli hedefi de envanter takibi olacaktır (Rooney, 2005).

Ticari firmalar tarafından geliştirilen bu çalışma çerçevelerinin genel amacı RFID etiketlerinin takip edilerek, bilgi toplanması ve ilgili veritabanlarında bu verilerin saklanarak gerektiğinde diğer programların arayüzlerinde kullanılmasının ve raporlar alınabilmesinin sağlanması gibi süreçleri kolaylaştırmaktır. Burada önemli bir nokta herbir firmanın çalışma çerçevelerini geliştirirken genellikle kendi araçları ve standartlarını kullanması ve geliştirdikleri çalışma ortamlarını kendi ürünleriyle bütünleşik halde sunmalarıdır. Toplanıp saklanan RFID verisinin kullanıcıya nasıl sunulacağı da yine farklılıklar gösterecektir.

PyDev Nedir

Python öğrenmeye başladığım zaman ilk aradığım alışkın olduğum Eclipse ortamını Python için kullanabileceğim bir eklenti aramak olmuştu. Ve kısa zamanda PyDev adı verilen Eclipse ortamına Python IDE özelliği sağlayan eklentiyi bulmuştum. O zamandan beri olanaklar elverdiği sürece PyDev ortamını Python kodları yazmak için kullanıyorum. Bu sayede Eclipse sayesinde Python kodlarım için güzel bir IDE'ye sahip olmuş oldum. Yeni bir IDE öğrenmek zorunda da kalmadım.

Bu kadar gevezelikten sonra bu eklentiyi nasıl kuracağınızdan bahsedeyim.

  • İlk olarak standart aşamalar olan JRE kurulumu ve Eclipse kurulumu gibi aşamaları yaptığınızı varsayıyorum.
  • Daha sonra kullanacağınız Python'u kurmanız gerekiyor. Bunu Ubuntu'da sudo apt-get install python komutuyla (veya synaptic paket yöneticisinden python arayıp python paketini kurarak) kolayca yapabilirsiniz. Elbette eğer özel bir python sürümünü kullanmak istiyorsanız ilgili paketi kurmanız gerekmektedir (mesela sudo apt-get install python2.4
    gibi).
  • Python kurulumunu denemek için komut satırına (windows alışkanlığı, buna terminal diyelim) python yazıp çalıştırdığınızda python yorumlayıcısı açılacaktır. Bu yorumlayıcıda print "Merhaba" yazıp çalıştırarak ekranda Merhaba yazısını görebilirsiniz. Eğer herhangi bir yorumlayıcı açılmıyorsa kurulum tamamlanmamış demektir.
  • Eğer Windows kullanıyorsanız şu adresten ilgili çalıştırılabilir dosyayı indirip çalıştırdığınızda ve aşamaları takip ettiğinizde python kurulmuş olacaktır.
  • Python kurduktan sonra şu adresteki resimleri takip ederek PyDev kurulumunu gerçekleştirebilirsiniz. Aynı adresten sonraki sayfalarda PyDev'i ayarlama aşamalarını uygulayabilirsiniz. (Bu verdiğim adresteki öğrence İngilizce olmasına rağmen başlangıç için oldukça faydalıdır.)
Tüm kurulumlar bittikten sonra Eclipse içerisinden Python geliştirme işine başlayabilirsiniz.

Bağlantılar:
PyDev Getting Started
PyDev Ana Sayfa
Python Ana Sayfa
Using the Ruby Development Tools plug-in for Eclipse
(Eclipse için Ruby IDE eklentisinin kullanımı hakkında bir yazı)

Wordpress sorunu


Farkeden oldu mu bilmiyorum ama wordpress bir süredir kapalı. Gerekçeli kararı bilmiyorum ama bu da youtube kapatmaya benzer bir olaya benziyor. Bu kapatma olayını bir şekilde farklı dns kullanarak çözebiliyorsunuz ama ileride bir gün çok sık kullandığımız servislerin (blogger, gmail, vb.) bu şekilde tamamen yasaklanabileceğini unutmamamız gerekiyor. Açıkçası öncekiler kadar duyurulmasa da bu da internet özgürlüğüne uymayan kararlardan biri gibi gözüküyor. Ayrıca şuradaki bazı yorumları okuyunca insan şaşıyor kalıyor. İddialara göre youtube olayında olduğu gibi Atatürk'e hakaret vb. nedenlerle yapılmış bu kapatma olayı. Ama youtube olayında olduğu gibi cezalandırılan hakareti yapandan ziyade yine Türkiye halkı oluyor :) Birilerinin artık bu kapatma-yasaklama zihniyetinde bir sorun olduğunu anlaması gerekiyor.

Yeni İnternet Yasası İle İlgili Yazı
Wordpress'e Buradan Girebilirsiniz


Güncelleme: Söz konusu kapatmaya neden olan davayla ilgili basın açıklaması
Ayrıca son habere göre flickr'ın bloguda kapatılmış.

Savulun, Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesi geliyor. Sırada google var :)

İlgili Bağlantılar:
http://www.blogkazani.com/yazi/wordpresscoma-erisim-yasagi
http://www.blogkazani.com/yazi/flickr-blog-da-sansure-takildi
http://www.burcudogan.com/bravo-bu-ne-hiz-simdi-de-blogflickrcom-kapandi-38.html
http://www.nahnu.org/wordpresscom-kapattiran-bilirkisiyi-bana-getirin-2254.html
http://wordpress.com/blog/2007/08/19/why-were-blocked-in-turkey/

Elfida, feda etme

Gençliğimizin şarkıcısı derler ya, Haluk Levent işte onların en iyilerinden biri. 92-93 yıllarında ıvır zıvır şarkılarla başlayan pop müzik akımına inat; onun anlamlı ve asi, birde insanlığıyla söylediği, kimilerinin "anadolu rock" dediği şarkılarını dinledik.

2001 yılında Karşıyaka'da verdiği konsere Osman, Emre ve kardeşim ile gitmiştik. O gün çok iyi bir gündü. O şarkılar üzerine birçoğunu ekledi Haluk Levent. Bugün severek dinlediğim şarkısı Elfida için internete baktım, ne demek Elfida diye. Feda etme, gözden çıkarma demekmiş.

Bu şarkı nereden çıktı peki? Elfida küçük bir kız; kanser hastasıydı. Bu bağlantıdaki haber yazılma nedenini açıklıyor sanırım.

Şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz. Farklı bir çalışma için ise bu adrestekini izlemenizi öneririm.


Elfida


Yüzün geçmişten kalan, aşka tarif yazdıran
Bir alaturka hüzün, yüzün kıyıma vuran
Anne karnı huzuru, çocukluğumun sesi
Senden bana şimdi zamanı sızdıran

Şımartılmamış aşkın sessizliğe yakın
Kimbilir kaçyüzyıldır sarılmamış kolların
Sisliydi kirpiklerin ve gözlerin yağmurlu
Yorulmuşsun hakkını almış yılların

Elfida bir belalı başımsın
Elfida beni farketme sakın
Omuzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın
Elfida hep aklımda kalacaksın

Elfida sen eski bir şarkısın
Elfida beni farketme sakın

Omuzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın
Elfida hep aklımda kalacaksın.

Karşılaşmalar

En son çocukluğunuzda, 14 yıl önce gördüğünüz birini, çok alakasız bir yerde görseniz tanıyabilir misiniz? Ne hissedersiniz?

Birkaç ay önce İstanbul'a gittim. Kısıtlı zamanımız olsa da şehri turist gibi gezelim istedik (çok da bildiğimiz söylenemez zaten). Her gittiğimde önünden geçtiğim bir klise vardı ama hiç girmemiştim içeri. Bir girelim bakalım 10 dk dedik. Kapıda "St. Antonio Di Padoa Kilisesi" yazıyordu. Çok güzel bir binaydı. Büyük bir giriş kapısından girince, duvarları büyük resimler, camları vitraylar ile süslenmiş, kenarlarda küçük heykelleri ve her iki yandaki duvarlarda yanan mumları olan çok geniş bir salonda bulduk kendimizi. Farklı bir ortamdı. İçerinin güzelliğine kapılmışken, yüksek ve kızgın bir sesle, biri insanları yönlendirmeye çalışıyordu. Sanırım klisenin sorumlularından biriydi. Birden bu kişiye takıldım kaldım. Önceden tanıyordum sanki. Ama nereden?

Yanına gittim, o da bana baktı, öyle kaldık bir süre. Sonra ben sordum: "Sizin Antakya ile ilginiz var mı?". "Evet, orada büyüdüm" dedi. "Sen Gazel misin?" dedim. "Tanıyamadım sizi" dedi.

Karşımdaki insan benden 8-9 yaş büyük, biz daha sokakta top koştururken askerlik ve iş gibi sorunlarla boğuşan, ama bir türlü kimseye yaranamayan, akşam babasından herkesin önünde azar işiten, mahallede yeri gelince dalga geçilen "Gazel"di. Ama çok değişmişti. Sarı olarak hatırladığım saçları siyahlaşmış ve dökülmüştü. Durgunlaşmıştı.

"Ben mahalledeki avukat vardı ya, onun oğluyum" dedim. Hemen tanıdı, babamın adını söyledi ve ikimizde gülmeye başladık. O güne kadar neler yaptığımızı anlattık birbirimize; çok mutlu olmuştu. Eskiden beri tanıdığı birini görmek ve memleketini konuşmak benim kadar onun da hoşuna gitmişti.


Bizi bırakmadı, kliseyi gezdirdi, anlattı. Girilmez yazan yerlere bile girdik. 10 dk için girdiğimiz yerden 1 saat sonra çıkabildik :)

Hayattaki küçük karşılaşmalar, bazen geriye gitmemize neden olabiliyor, ilerisi için farklı kararlar almamıza ve yüzümüzde bir gülümsemeye neden olabiliyor.

Zarf üreticisinden yeni bir RFID güvenlik çözümü:

Büyük zarf üreticilerinden biri bu yılın Mayıs ayında, RFID yongalarına sahip kartları korumak üzere, yakındaki RF okuyucuların yaydığı dalgaları engelleyen bir zarf/kılıf geliştirmiş.

Smart Card Guard™ ismiyle pazarlanan bu mektup zarfları ve kart kılıfları, kişisel ve banka bilgilerinin bulunduğu RFID yongalarını izinsiz okumalara karşı koruyabiliyormuş. Bunu da kartın etrafını, ince, koruyucu ve metal bir bariyer ile kaplayarak sağlıyormuş. Haberin devamına buradan ulaşabilirsiniz.


Kaynak: http://www.contactlessnews.com/news/2007/05/07/envelope-maker-creates-secure-contactless-sleeve/

Brainstorm

Bugünlerde en çok bu grubun şarkılarını dinliyorum; Brainstorm. Yalnız 3 şarkıları var bende henüz:
  • A Day Before Tomorrow
  • Maybe
  • Lonely Feeling to Be Lonely
Çok sevdiğim "Lonely Feeling to Be Lonely" şarkısını buradan dinleyip izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=UwAktiDGkXc

Sözleri ise şöyle:

LONELY FEELING (TO BE LONELY)
Dedicated to Greta Garbo


like ships without anchors
wide is the ocean, no islands, no shores
all is well, only
this is such a lonely feeling to be lonely

fame is illusion
bright are the lights and you - you are left in confusion
all is well, only
this is such a lonely feeling
this is such a lonely feeling

driving fast as fast as i can
or sitting quietly on the windowsill
you've got all and nothing
just put no more loneliness on my bill

this is such a lonely feeling

all songs should be happy
actors young and soap operas crappy
movies are x-rays
our destinies are chosing our ways
and what should we do?
to enjoy life the most or hiding like ghosts?
all is well, only
this is such a lonely feeling
this is such a lonely feeling

driving fast as fast as i can
or sitting quietly on the windowsill
you've got all and nothing
just put no more loneliness on my bill

driving fast as fast as i can
or sitting quietly on the windowsill
you've got all and nothing
just put no more loneliness on my bill

Maven nedir?

Java ile proje geliştirmede kullanılan "Maven" için çok yararlı bir araç deniliyor. "Ant"'a alternatif olarak gösterilen ve kullanımı daha kolay olan "Maven"'in özelliklerini bildiğim kadarıyla özetleyeyim. Maven, Ant gibi bir "Java Deployment Tool", yani java projelerinin oluşturulmasından dökümantasyonuna kadar olan genel geliştirme aşamalarını standart hale getirip kolaylaştıran bir araçtır.

Ant'ın, proje ile ilgili üst bilgi (Meta Data) içermemesi ve uzun kodlar yazmayı gerektirmesi gibi nedenler Maven'in ortaya çıkmasına neden oldu. Maven ile Ant’in yapabileceği herşey yapılabilir.

Proje geliştirme aşamalarını kolaylaştıran Maven şu aşamalardaki yönetimi ile kolaylıklar getirir:

* Kurulum
* Dökümantasyon
* Raporlama
* Bağımlı kaynaklar
* SCM (Software Configuration Management)
* Sürümler
* Dağıtımlar

Maven Amacı

* Proje geliştirme işlemini kolaylaştırmak.
* Kaliteli proje bilgisi sağlamak.
* Düzenli bir geliştirme sistemi sağlamak.
* Tam ve dikkatli test etme pratiği sağlamak.
* Yeni niteliklere saydam bir geçiş sağlamak.


Maven'in çalışma mantığı Project Object Model (POM) adı verilen ve maven ile projeyi yarattığınızda oluşan .xml dosyasıdır. Proje ile ilgili önemli bilgileri bu dosya içerir. Örnek bir POM dosyası şu şekildedir:



Maven ile oluşturulan yeni bir projenin klasör yapısı kendiliğinden oluşur.
Aşağıda proje oluşturma komutu ve oluşan klasör yapısı görülmektedir.

mvn archetype:create \ -DarchetypeGroupId=org.apache.maven.archetypes \ -DgroupId=com.mycompany.app \ -DartifactId=my-app




Maven geliştirme süreci birkaç aşamadan oluşur. Bunlardan bazıları;

mvn compile: proje dosyalarını derler.
mvn test: src/test/java klasörü altındaki test dosyalarını çalıştırır.
mvn package: derlenmiş kodu Jar(war,ear) olarak paketler.
mvn install: projenin bağlı olduğu kütüphaneleri indirir.
mvn site: ek bir bilgi istemeden, POM daki bilgilere göre projenin web sitesini oluşturur.



Kaynaklar:

http://www.javaci.net/2007/06/26/maven-2/
http://maven.apache.org/guides/getting-started/index.html



DVDler arasındaki farklar

Boşa harcanan birkaç tanesinden sonra DVDler ile ilgili birkaç not aldım.

Yazılabilir DVD'de toplam 5 format vardır: DVD-R, DVD-RAM, DVD-RW, DVD+RW, ve DVD+R.

  • DVD-R ve DVD+R diskleri sadece bir defa yazılabilir.
  • DVD-R diskleri de iki türlüdür, Authoring model, ve genel model. Hem DVD-R ve hem de DVD+R diskleri, DVD oynatıcıların çoğunda oynatılabilir, eskilerinde bile.
  • Bir de, bir defadan daha fazla kaydedilebilen DVD formatları vardır. DVD+RW, DVD-RW ve DVD-RAM disklere binlerce kere kayıt yapılabilir.
  • DVD-RAM, bilgisayarınızdaki bilgileri yedeklemek amacıyla yaratılmıştır. Ama, DVD filmleri kaydetmek istiyorsanız, diğer formatların bir tanesi daha uygun olabilir. DVD oynatıcıların çoğu, DVD-RAM disklerini çalamaz.
  • DVD-RW ve DVD+RW formatlarının her ikisi de DVD film kaydetmek için uygundur,
  • Bir başka nokta da, DVD oynatıcıların çoğu, yeniden yazılabilir diskleri oynatamaz. Yeni oynatıcıların çoğu, artık bu tür diskleri oynatabiliyor, ama evde eski bir DVD oynatıcınız var ise, çalamayabilirsiniz.

Kaynak: http://www.baktabul.com/donanim/33843-dvd-r-dvd-r-dvd-rw-dvd-rw-dvd-ram-nedir-farklari-nedir-nerelerde-kullanir.html

mangırcı fotoğrafları





Aladağlar, Büyük Mangırcı Kuzey Mahmuzu


Gidelim mi? Gidelim abi…

Kararı aldık! Ne malzeme, ne para ne de mental bir hazırlığımız var faaliyeti yapmak için. Eksik olmadığımızı düşündüğümüz tek varlığımız, performans. O da; umut etme mertebesinde :)

İpimiz yok, takozlarımız* yeterli değil, çadırımız ve duvarda havaya yakalanırsak bivağımız* yok. Nereden bulacağız? Bursa ve çevresin deki bağlantılı olduğumuz tüm gruplardan istedik. Bir kaçından bir şeyler bulabildik ama hala eksiksiz değiliz. İpimiz, çadır ve bivağımız hala yok aslında :) Benim uçları eskimekten kısaltılmak zorunda kalınmış yadigar ipimle gitmeye karar veriyoruz, rota rehberini iyice inceledikten sonra.

Karar vermek!...

Bu rota uzun zamandır aklımdaydı, doğru zaman değildi beklide. Bilmiyorum kaç kişiyle konuştuk bu rotayı. Kısmet musty ile çıkmakmış. Yada girişmek demeliyim…

Otobüs bileti bulamıyoruz, Niğde’ye, 4 gün ertelemek zorundayız her şeyi. Pozantı üzerinden gitmeyi deneyeceğiz Çamardı’na. Oradan da otostopla köye (Demirkazık). Otobüs saatine neredeyse birkaç saat kala stopper* ların gelmesini bekledik -Gemlik’ ten arkadaşım otobüse verecekti- Ve son anda otobüsçülerin “yasak abi, alamam” söylevleriyle, kıllık yaptıklarını öğreniyoruz. Ev arkadaşımın scooterıyla uçuyorum – 125 km\sa hız görüyor ibre- uzun zamandır görmediğim arkadaşım Bülent’ten stopperları alıp gitmek olmaz tabii. Ayak üstü çay içip laflıyoruz. Her şeyi hallettik sayılır bir gün içerisinde.

Bursa’ya gelip faaliyete hazırlanmak yerine, birkaç arkadaş ziyareti ve diğer eften püften sebepler yüzünden, İzmir de fazla vakit geçirdim… Aksilikleri kendim mi yaratıyorum…?

Cımbar kanyonunda birkaç hazırlık tırmanışından sonra, benim yadigar iple rotaya giremeyeceğimizi anlıyoruz. O anda bizimle o bölgede tırmanan arkadaşlarımızdan iplerini satın almayı teklif ediyorum, “kabul” ediyorlar. Sağ olsunlar!... Bursa’dan Adem’den gelen bivak, önce Niğde terminaline, oradan Çamardı arabasıyla Demirkazık dağ evine geliyor. Ve ben oradan alıyorum bivağı. Aksilikler sıralanıyor adeta –maddi ve mental eksikleri birlikte düşünürsek, epey var aslında- çözümleri de bir o kadar peşi sıra ve kendiliğinden oluyor. Şanslıyız galiba… Kaderimizi yaşıyoruz…

Bugün artık bir gece kamp attıktan sonra, yarın sabah performansımızla, cesaretimizle ve kaderimizle yüzleşeceğiz.

Çadırımız olmadığı için açıkta gecelemeği (bivak yapmak) düşünüyoruz. Rotayı ilk açanlardan biri (Doğan) kampımızın yolu üzerinde -martı’da- olduğunu öğreniyoruz. Ziyaret, hal hatır… Rotayla ilgili son bilgileri aldıktan sonra yola koyuluyoruz. Ayrıca sağ olsunlar Esra ve Doğan son anda Akut’un dağ evinden bir çadır ayarlıyorlar. Biraz daha konforlu kalabileceğiz. Şanslı mıyız?.. Kaderimizi yaşıyoruz… (3 Ağustos 07 Martı, Akut evi -17 suları)


Kamptayız. Uyku tulumlarımıza henüz girdik. Kampımızı gece kurduk, Durmuş Ali ağabeyin –bizi traktörle kampa ulaştıracak kişi- akşam yemeği davetine hayır diyemediğimizden.

Günlerdir süren heyecanımdan eser yok. Sakinim… Mangırcı’nın batı yüzünün silueti karanlıkta beliriyor. Saygıyla kabarıyorum. Bu rotayı çok istiyorum.Ve her şeyin yardımına ihtiyacım var… (Aynı gün 23 suları)



Güzel ve zor bir rota -elbette benim için :)-. Başarma isteği, korku, kendini ortaya koyma, harmanlanıyor bu tür faaliyetlerde. Bunları yaşamayalı epey olmuş. Hayatımdaki diğer zorluklar kendini ortaya koymayı, soğuruyor. Azıcık hayatım düzene girdiğinde ise, limitlerimi zorlamaya itiyor içimden bir şeyler. Düzende zorlanma, zorlukta da huzur arıyorum. Korku veren boyutta,korku arzulamak. Rotanın hamlelerini yapamamak değil, yaşanacak bir aksiliktir dağlarda korkutan şey. Rota çok keyifli ve korkutucuydu benim için. Yaşadığım bir sakatlık yüzünden, oldukça korktum ve aşırı güvenlikçi tırmandım.

İlk ip boyunu serbest (düşünce güvenlik ipinin olmaması) tırmanıyorum. Takip eden ip boyları gerçekten keyif verici. İlk negatif girişli kilidi neredeyse anlamıyorum, kolay geliyor. Eğlenceli birkaç basit ip boyu daha... Sondaki, rotaya tüm mükemmelliğini katan ip boyunda gerçekten korkuyorum ve müthiş bir heyecanla tırmanıyorum. Solda bıçakla kesilmişçesine uzanan hafif pozitif bir kaya ile sağında negatif duvarın oluşturduğu büyük baca sisteminde çatlak tırmanışı. Uçmadığımıza, başardığımıza mutluyum… Başarmak, butun bu zorlukların, içindeki korkunun uzerine gidip, başarmak... Kişinin iç dünyasının kazandığı 'zafer'. Gerçek zafer...

Korkunç yorgunum. Kamp yerinde turizm şirketleri için çalışanlardan biri, bizi aşağı götürebileceğini söyleyince matlarımıza uzanıp, çay içerek yürümekten kurtulmamızı kutluyoruz... (Sarı Memedin Yurdu Yaylası - 4 ağustos 07 - 20.30 suları)


Rota Hakkında Bilgi


Faa. Adı :Büyük Mangırcı Kuzey Mahmuzu

Ekip :C. Utku Yakar

Mustafa İstengir

Tarih : 04.08.07

Süre : 7.5 saat

Bilgi : rehber kitap olarak ‘Aladağlar’da 50 Rota’ kullanılmıştır. Kitapta yeralan ip boylarında bir karışıklık olduğu için, 3. ve 4. ip boyları tek ip boyu olarak çıkılmıştır. Yani duvar 11 ip boyu değil de 10 ip boyu olarak tamamlanmıştır. Rehber kitap 3. ip boyu için;”60 m V+ zorluğunda bir baca etabı sizi, girişi negatif 4.ip boyunun altındaki ince sete çıkarır” demektedir. Ancak baca etabının bittiği, negatif kilit etabın altındaki sete kadar ancak 30 metre dir. Ve 4. ip boyu için de 45 m kilit etap denilmiştir. Ancak 3 ve 4. ip boyları tam (60m) ip boyu olarak çıkılmıştır. Tam ip boyu olarak çıkılırsa;sürtünmenin etkisi hesaba katılmalıdır.

Not : Rota nın uzun sürmesi yanıltıcı olmamalıdır. Rota ideal süresi 5-6saat civarıdır. Yaşanan bir sakatlanma sonucu rota uzun sürmüştür.

Not2: Rota hakkında ayrıntılı bilgi için cutkuyakar@gmail.com

V for Vendetta

Uyumadan izlediğim son film oldu V for Vendetta. Geçen yıl yayınlanmış ama benim dün akşam izleme şansım oldu. Shakespeare'den yapılan alıntılar ile daha da güzelleşti film benim için.

V karakterinin devrimci kişiliği, sözlerine yansır:

"Bu maskenin altındaki et ve kemiklerden oluşan yüz, benim benliğime ait değil."
"Bu maskenin altında etten fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir var, ve fikirler kurşungeçirmezdir!"


"Sistemi sorgulama" ve "düşünmeye itme" üzerine kurulu senaryosu aklıma Equilibrium ve tabiki Matrix filmlerini getirdi. Arka arkaya izlemek güzel olabilir.

Kaldırım Serçesi


Geçtiğimiz İstanbul Film Festivali'nde izleyebildiğim filmlerden en başarılı bulduğum filmdi "La Mome". Efsanevi şarkıcı Edith Piaf'ın hayat öyküsünü konu alan film, benim gibi Edith Piaf hayranı olmayanların bile çok keyifli bir 140 dakika geçirmesini sağlıyor.

Geçtiğimiz cuma günü sinemalarda gösterime giren filmin en göze çarpan özelliği kesinlikle kusursuz bir makyaj ve ses çalışmasıyla Edith Piaf'a tıpatıp benzetilen ve bu benzerliği mükemmel bir oyunculukla tamamlayan başrol oyuncusu Marion Cotillard. Bunun yanında, Edith Piaf'ın bir dünya starı olmasını sağlayan o eşsiz şarkıları ve büyüleyici sesi film boyunca bize eşlik ediyor. Bu ses, melodiler ve eğer Fransızca bilmiyorsanız hiç bir şey anlamayacağınız sözler dimağınızda o kadar kuvvetli bir iz bırakıyor ki, dediğim gibi benim gibi Edith Piaf hayranı olmasınız bile filmden çıkınca büyük ihtimalle hemen bir albümünü edinmek iseyeceksiniz.



Bağlantılar:
http://www.imdb.com/title/tt0450188/

Muhammed Ali

Hababam sınıfıyla ilgili bir ayrıntıdan bahseden bir yazı buldum. Muhammed Ali'nin neden bu kadar sevildiğini anlamak için neler yaşadığını bilmek gerekiyormuş :S

Kader

Zeki Demirkubuz'un Kader filmini izledim. Böyle bir aşk olabilir mi diye sordum kendi kendime. Başıma böyle bir şey gelebilir mi (İnsanın kendisini filmin baş kahramanı yerine koyması) diye. Bu filmin ödül alması boşuna değil. Şimdi Zeki Demirkubuz'un diğer filmlerini de izlemem gerekecek :)

Ayrıca bahsetmek istediğim bir başka konu, dün televizyonda "Oradaydım" belgeselinde Tarık Akan Sürü filminin nasıl çekildiğini anlatıyordu. Tarık Akan yaşadıkları zorlukları, göçerlerin hayatlarını, parasızlık ve bu kadar güzel bir şaheserin ne zorluklarla ortaya çıktığını anlattıkça filme olan saygım arttıkça arttı. Sürüyü izlemeyenler için söylemek zorundayım, izlemedikçe Türk Sinema tarihinde bence önemli bir yere sahip olan bir şaheseri kaçırıyorsunuz.

Python ve OpenGL

Şimdiye kadar bir kaç kere OpenGL kullanımını gösterdim (En aşağıdaki listeyi inceleyebilirsiniz). Şimdi Python içerisinde OpenGL kullanımını anlatacağım. Öncelikli olarak ben Linux kullandığım için kullanmam oldukça kolay oldu. Python için OpenGL paketini (sudo apt-get install python-opengl) kurmam yetti. Bunu windowsta nasıl yapabilirsiniz hiç bilmiyorum. Eclipse için PyDev eklentisini kullandığım için geliştirme de o kadar zor olmadı. Önceki yazılarımda yapmış olduğum basit üçgen çizdirmeyi bu yazı için de yaptım. Ve aşağıdaki kod oluştu. Aşağıdaki kodu çalıştırdığınız zaman sorunsuz bir şekilde aşağıdaki pencere açılıyorsa başardınız. Şimdi OpenGL konusunda derin araştırmalar yapmaya başlayabilirsiniz.


Kaynak Kod:
from OpenGL.GL import *
from OpenGL.GLUT import *
from OpenGL.GLU import *
import math
import sys

# Some api in the chain is translating the keystrokes to this octal string
# so instead of saying: ESCAPE = 27, we use the following.
ESCAPE = '\033'

# Genel OpenGL baslangic ayarlama metodu, baslangicta
# yapilmasi gereken tum isler yapiliyor
# Bu metod pencere yaratildiktan hemen sonra cagrilir
def InitGL(Width, Height):
#Arka plan rengini temizliyoruz (siyah oluyor)
glClearColor(0.0, 0.0, 0.0, 0.0)
#Gorunen alani ayarlayacagimiz icin projection
#moduna geciyoruz
glMatrixMode(GL_PROJECTION)
#matrisi resetleyelim
glLoadIdentity()
#2B ortogonal gorunur alani ayarlayalim
gluOrtho2D(-1,1,-1,1)
#Cizim yapacagimiz icin model moduna gecelim
glMatrixMode(GL_MODELVIEW)
#birim matrisi yukleyelim
glLoadIdentity()

# Bu metod pencere boyutunu degistirdigimizde cagriliyor
# eger tam ekran calisiyorsak cagrilmaz :)
def ReSizeGLScene(Width, Height):
#Goruntu penceresini yeni boyuta gore ayarliyoruz
glViewport(0, 0, Width, Height)

# Cizimlerin yapildigi metod
def DrawGLScene():
#Arka plan rengini gri yapiyoruz
glClearColor(0.5,0.5,0.5,1)
#Ekrani temizleyelim
glClear(GL_COLOR_BUFFER_BIT)
#Cizecegimiz sekil yesil olacak
glColor3f(0,1,0)
#ucgen cizecegimiz icin gerekli hesaplamalari yapiyoruz
hypotenus = 0.5/(math.sin(math.radians(60)))
adjacent = 0.5/(math.tan(math.radians(60)))
#3 kenarli poligon cizecegiz
glBegin(GL_POLYGON)
# Ucgeni cizmeye baslayalim
#ust kose
glVertex2f(0,hypotenus)
#sol alt kose
glVertex2f(-0.5,-adjacent)
#sag alt kose
glVertex2f(0.5,-adjacent)
glEnd()
# goruntu ekrana gelsin
#bunu iyice anlamak icin double buffering konusu ogrenilmeli
glutSwapBuffers()

# Bu metod her tusa basildiginda cagirilacaktir
# Asagida bu ayarlamayi yaptik
# Unutulmamasi gereken basilan tusun python tuple olarak
# gecirildigidir ( (key, x, y) seklinde)
def keyPressed(*args):
# Escape tusuna basilinca cikiyoruz
if args[0] == ESCAPE:
sys.exit()

def main():
global window
glutInit(sys.argv)
#Goruntuleme modunu seciyoruz
#double buffering ve alpha destegi olan RGB modu seciliyor
glutInitDisplayMode(GLUT_RGBA | GLUT_DOUBLE )
# pencerenin boyutunu 640 x 480 olarak ayarliyoruz
glutInitWindowSize(640, 480)
# pencere konumunu sol ust kose olarak ayarliyoruz
glutInitWindowPosition(0, 0)
# pencereyi yaratalim
glutCreateWindow("Merhaba Dünya")
# Cizim metodunu ayarliyoruz
glutDisplayFunc(DrawGLScene)
# Tam ekran olmasi icin asagidaki kisim kullanilabilir
# glutFullScreen()
# Yapilacak bir sey yokken ekrani yenileyelim
glutIdleFunc(DrawGLScene)
# Pencerenin yeniden boyutlandirilmasinda asagidaki metod kullanilacak
glutReshapeFunc(ReSizeGLScene)
# Klavyeye basildiginda calisacak olan metod
glutKeyboardFunc(keyPressed)
# Pencereyi ilklemesini tamamliyoruz
InitGL(640, 480)
# Ana dongumuz baslasin
glutMainLoop()

# Mesajimizi ekrana yazalim ve programi baslatalim
print "Çıkmak için ESC tuşunu kullanabilirsiniz."
main()
Ubuntu, Anjuta ve OpenGL
JOGL ne ola ki?
Dev C++ ve Glut
Daha güzel bir örnek incelemek isterseniz

Basit Bir Python Örneği

Bir dizin içerisinde düzenli olarak isimlendirdiğim pdf dosyaları vardı ve ben bu pdf dosyaları arasında kaybolmamak için bir listesini oluşturmaya karar verdim. Başlangıç olarak özyinelemeli olarak dizinleri dolaşıp içerisindeki dosya isimlerini ekrana yazacak basit bir python kodu yazayım dedim. Bu kodu şimdi burada paylaşacağım. Bir sonraki aşaması (zaman bulabilirsem) bu kodun çıktı olarak ya bir xml dosyası ya da bir html dosyası oluşturmasını sağlamak olacaktır diye düşünüyorum (bu günlükte verdiğim sözlerin haddi hesabı yok :) ). Kod içerisindeki yorumların yeterince açıklayıcı olduğunu düşündüğüm için daha fazla gevezelik yapmayacağım. Acemi bir python geliştiricisi olduğumu kabul edip yanlışlarımı, önerilerinizi sakınmadan söyleyebilirsiniz.

import os.path
import sys

class DizinBilgisi:

  #Sinif yapicisi
  def __init__(self):
      #Ekrana yazarken kullanacagimiz sayaci ilkleyelim
      #Basina iki tane alt cizgi koydugumuz degiskenler
      #private degisken oluyormus :?
      self.__sayac = 0;
      #alt dizinleri dolasma varsayilan olarak kapali
      #sadece istenen dizin icerisindeki dosyalari listelesin
      self.__recursive = False;

  #Bu metod icerisindeki dosyalari listeleyecegimiz dizini
  #ayarlamak icin kullaniliyor
  def setDizin(self,_dizin):
      #dolasilacak olan dizin
      #bu saha da private
      self.__dizin=_dizin;

  #alt dizinlerin dolasilip dolasilmayacagini ayarlayan
  #metod
  def setRecursive(self,_recursive):
      self.__recursive=_recursive;

  #ekrana yazma islemini baslatmak icin kullanilan
  #metod
  def ekranaYaz(self,_dizin="",_recursive=""):
      if(_dizin!=""):
          self.__dizin=_dizin
      if(_recursive!=""):
          self.__recursive=_recursive
      #Bu metodun amaci dizinin icerdigi dosyalarin adlarini
      #ekrana yazmak      
      self.__diziniEkranaYaz(self.__dizin)

  #private tanimlanmis ve parametre olarak
  #aldigi dizin icerisindeki dosyalari
  #ekrana yazan metod
  def __diziniEkranaYaz(self,dizinIsmi):
      #Ekrana dizin adini yazalim
      print dizinIsmi
      #dizin seviyesi icin sayaci arttiralim
      self.__sayac+=1
      #dizin icerisindeki dosya listesini alalim
      dosyalar = os.listdir(dizinIsmi)
      #listeyi dolasalim
      for file in dosyalar:
          #dosya ismini uygun sekilde ayarlamaliyiz
          dosyaIsmi = dizinIsmi+"/"+file
          #eger bu dosya bir dizinse
          if os.path.exists(dosyaIsmi) & os.path.isdir(dosyaIsmi):
              #ve alt dizinleri dolasmamiz isteniyorsa
              if self.__recursive==True:
                  #alt dizinleri dolasalim
                  self.__diziniEkranaYaz(dosyaIsmi)
          #bu dosya bir dosya ise
          elif os.path.isfile(dosyaIsmi):
              #bilgisini ekrana yazalim
              self.__dosyaAdiniYaz(file)
          #houston bir problemimiz var
          else:
              print "Dizin parametresinde hata var"
      #dizin seviyesini azaltalim
      self.__sayac-=1

  #bu metodun amaci dosya ismini guzel bir
  #sekilde ekrana yazalim
  def __dosyaAdiniYaz(self,dosyaAdi):
      tabs=""
      #dizinin seviyesi kadar tab ekliyoruz
      for i in range(self.__sayac):
          tabs+="\t"
      #tablarla birlikte dosya adini ekrana yaziyoruz
      print tabs+dosyaAdi

#Programin calistirilma kodu
def main():
  #DizinBilgisi sinifinin bir ornegini yaratalim
  db = DizinBilgisi()
  #girilen arguman sayisina gore islem yapacagiz
  if len(sys.argv)==2:
      #dizin ismi girilmis demek
      db.setDizin(sys.argv[1])
  elif len(sys.argv)==3:
      #dizin ismi ve recursive olup olmadigi girilmis
      db.setDizin(sys.argv[1])
      if sys.argv[2]=='r':
          db.setRecursive(True)
  else:
      print "Arguman olarak en azindan dizin yolunu vermeniz gerekmektedir."
      print "Alt dizinlerin listelenmesi icin dizin yolundan sonra r yazmaniz yeterlidir."
      sys.exit()
  db.ekranaYaz()

if __name__ == "__main__":
  main()


Kod Biçimlendirme için : http://formatmysourcecode.blogspot.com/

----------------
Now playing: Haggard - Chapter III: Awaking The Centuries

İnternette dizi ve film izleme

İnternetten dizi ve film izleyebileceğiniz bir site :
http://www.diziizle.net

görüntü kalitesi düşük ama sıkılınca idare eder.

Astroloji Nedir?

-Burcun ne?
>Sana ne!
-Ne olur söylesen?
>Napcan burcu, bırak bu ıvır zıvır işleri.
-Çok odunsun.


Bu ıvır zıvır burç işlerini kim sardı başımıza? Oturup faldan, tarottan medet ummaya başladık. Nerden çıktı bu yıldız haritaları, neye dayanıyor, mantıklı bir açıklaması var mı ki bu kadar hayatın içinde hatta vazgeçilmez bazıları için.

Bu kavramların arkasında Astroloji var. Gerçekten gereksiz mi bu işler? Biraz araştırdım; nedir Astroloji? Bazı alıntılarla özetlersek:

----
Bugün en çok tartışılan konuların arasında, Astroloji vardır ve en çok sorulan soru da, bu işin nereden çıktığı veya nasıl başladığıdır; Hemen herkes, yapılan astrolojik yorumların kaynağını merak etmektedir ve işin en ilginç yanı da yorumların insanlarla olan uyumluluğudur.

Astroloji; kozmos içerisindeki güçlerin (Yani Güneş Sistemi'ndeki planetlerin) veya genel olarak dünya üzerindeki enerjilerin evrensel etkilerle şekillenmesiyle (makrokozmos), insanın ve insan topluluklarının (mikrokozmos) üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını yorumlayan bir düşünce sistemi, bir kültür ve yorum sanatıdır.

Astroloji'nin matematiksel bir temele sahip olduğunu, Astronomi ile olan paralel çalışmalarında görebiliriz. Bu ise Astroloji'nin gerçek anlamda pozitif temellere dayandığını gösterir. Ayrıca Astroloji, yıldızların hareketlerini matematiksel olarak hesaplarken, etkin enerjileri oluşturabildiğini de kabul eder.

Her ne kadar son yüzyılda genel Astroloji anlayışı biraz değişmiş ve Astroloji'ye bilimsel bir görünüş verilmeye çalışılmışsa da Astroloji temelde bir kehanet, gelecekten haber verme sistemidir. Geniş anlamdaysa Astroloji insanın evren ve kozmik güçlerle olan ilişkilerini inceleyen, başarı ve başarısızlık oranlarını, hangi konularda şanslı, hangilerinde şanssız olduğunu anlamaya çalışan, hangi dönemlerde ne gibi kozmik etkiler altında kalarak, nelere uygun olduğunu araştıran bir sanattır ve bu sanat, Güneş Sistemi'mizdeki gezegenlerin, uydumuz Ay'ın, Güneş'in, Güneş Sistemi'mizin çevresinde bulunan takım yıldızların ya da başka bir ifadeyle burçların içindeki haraketlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyerek çalışan bir sistemdir.


Astroloji hemen hemen insanlık tarihi kadar eski bir kehanet sistemidir. Onun ilk kökleri eski sır okullarında kaybolmuş olsa bile, astroloji, uzun süreden beri bizimle beraberdir.

Astroloji ilk kez, M.Ö. 3000'lerde, Mezopotamya'da ortaya çıkmıştır. Rahipler sınıfı aynı zamanda da ilk astrologlardı.

M.Ö. 2.400 yıllarında Sümer kentleri Akad Kralı Sargon tanrılar adına Ziggurat olarak anılan büyük basamaklı kuleleri inşa ettirdi. Babylon'da olan büyük ziggurat astronomik gözlemler için de kullanılıyordu.

İlk takvim;

Sümerler düzenli olarak gökyüzünü gözlemlediler ve gözlemlerini kil tabletlere yazdılar. Ayın sabit bir yörüngede gittiğini "Ecliptic" ve bazı yıldızların yön değiştirdiklerini belirlediler. Bu yıldızlar yani planetler veya gezegenler, diğer yıldızlardan ayrılırlardı. Görülebilen öteki gezegenlere yani Merkür, Mars, Jupiter ve Satürn'e Sümerliler daha az ilgi gösterdiler. Ama onları tanıyorlardı. Ayın, düzenli bir şekilde büyümesi 14.5 gün sürüyordu ve küçülmesi de aynı zaman süresini kapsıyordu. Sümerler için bir ay denilen bu zaman dilimiyle zamanı ölçüyorlardı.

Yaşam ve göksel birleşim

Sümer ülkesinin insanları da, bizim gibi yaşamda ve duygularda inişler, çıkışlar yaşadılar; neşe ve keder, aşk ve nefret, doğum ve ölüm, dostluk ve yanlızlık gibi... Yaşamın gerçeklerini anlamaya çalışan Sümerli rahipler yıldızların hareketlerini incelediler. İlk bulgular basitti; Yeryüzünde meydana gelen bir olayın, gökyüzündeki yıldızların hareketleri ile eş zamana rastladığını fark ettiler. Bu eş zamanlamanın daha sonra tekrarlanması ile olaylar arasında bir bağlantı olduğunu düşündüler. Bunun sonucunda Sümerler, matematiksel gerçekleri farketmeye başladılar. Gökyüzündeki yıldızların hareketi, ay tutulmaları, Venüs'ün görülmesi ve yok olması hep önemli olaylar ile eş zamanlardaydı. İşte o an, astrolojik tahminlerin başladığı ilk andı. Sümerlerin astrolojik tahminlerini, 1500 yıl sonra Asurlular da sürdürdüler.

Daha sonra Kaldeliler ciddi olarak yıldızları incelediler ve bugün bildiğimiz astrolojinin temelini oluşturdular. Güneşin de diğer gezegenler ve Ay gibi belirli bir eksende döndüğünü fark ettiler ve Sümer zodyağında 18 olan burç sayısını 12 ye indirdiler. Bugünkü Burçlar Astrolojisi'ni ortaya çıkardılar, güneşin insan karakteri ve duyguları üzerindeki etkilerini incelediler. 12 zodyak işaretini yani her burcu, 30'ar derecelik açılara böldüler ve böylece, güneş, ay, ve gezegenlerin pozisyonları daha gerçekçi olarak sağlandı. Kaldeliler bu yeni zodyakdaki yıldızlara yeni isimler verdiler ve biz de bunları bugün kullanıyoruz; Perslerin Mezopotamya'daki hakimiyetleri döneminde kişisel horoskop yani yıldız haritası ortaya çıktı.

Ötelerde…

Veda kaynakları bir yana bırakılırsa, bilinen en eski astrolojik kayıtlar Çin'de bulunmuştur. Çinliler Hindular'ın yaptığı gibi tüm antik belgeleri özenle saklamışlardı. Dünyanın en eski kaynakları Hindu kaynaklarıdır.

Bilindiği kadarıyla, İsa'nın binlerce yıl öncesinde Mısırlılar da astrolojiyi biliyorlardı. İran'da bilinen en eski kaydın sahibi Kral Darius döneminde yaşayan ve birçok kitap yazan El Hakim'dir. El Hakim'in asıl ünü kehanetlerinden gelmektedir; en ünlü kehaneti ise, Hz. İsa'nın doğacağını söylemesidir. Astroloji Arap dünyasında daima büyük saygı ve ilgi görmüştür, bu bölge sayısız astroloğun ve bilgenin yaşadığı bir yerdir. Bu insanlar sürekli gezerek bilgilerini Eski Yunan'a ve Roma'ya yaydılar, çalışmaları bugün dahi parça parça olsa da pratik olarak kullanılmaktadır. Teknikleri yüksek ve düzeyliydi. Fakat Arapların göçebe olmaları nedeniyle yeterince örnek günümüze ulaşamamıştır. Fakat Mısır'ın Arapların eline geçmesi ve tüm kültürlerin birleşmesinden sonra bağnazlar birçok eski kaynağı başta İskenderiye Kitaplığı olmak üzere yok ettiler ve bu dönem Astroloji'nin Antik
Çağ döneminin sonu oldu.

Orta Çağ ve akıllı anne astronominin çılgın kızı; Astroloji

Bütün bu kaynakların ve gelişimlerin sonrası günümüzdeki astrolojinin oluştuğu ya da temel olduğu dönemdir. Orta Doğu ve Arap astrolojisinin doğum ve gelişim süreci, yasaklar, entrikalar ve aşırılıklarla doludur. Arap Astroloji'sinin görkeminden etkilenen tutucu kilise, kaçınılmaz biçimde etkilenerek sonunda kabullenmek zorunda kalmıştı ve amaç kazançtı. Astronominin babaları olan Thyco-Brahe, Kepler, Kopernik ve Galile dahi astrolojinin maddi çekiciliğinden kaçınamadılar ama tüm astrologlardan nefret ediyorlardı, aynen El-Biruni ve İbni Sina'nın yaptığı gibi; İşte size Orta Çağ'ın Astroloji gladyösü.

Ortaçağ, kendi anlayışına uygun olan dinsel-bilim gayesi nedeniyle göksel araştırmalarla ilgilenmedi. Tüm anlayış, Tanrı ve inananların ruhlarıyla ilgiliydi. Güneş, Ay ve bilinen gezegenlerle uğraşmak putlara ve şeytana tapmak olarak nitelendirildiğinden çok tehlikeliydi.

Kilise ise, insan üzerindeki tüm tesirlerin sadece Allah'tan geldiğini, bunun dışında hiçbir tesirin olmayacağını savunuyordu. Ama başarılı olunamadı çünkü kuşku büyüyordu, Pireneler'i aşabilen astronomik kitaplar ve gök günlükleri rağbet görüyor ve astrologlar çoğalıyordu. Bu çelişki Hıristiyan dünyasında sürerken, İslamiyet'in astrolojiye olan ilgisi de fazla değildi. Hz. Muhammed, yıldızların yerine tek Yaratıcı olarak Tek Allah'ı göstermişti, göksel cisimlerin etkileri kilisede olduğu gibi kabul görmüyor ve yıldızlara tapma yasaklanıyordu. Yani yasak olan yıldızların insanların geleceği etkilediğine inanmak ve geleceği öngörmekti zira gaybı sadece Allah biliyordu. Buna karşın astronomi gerekliydi çünkü Kuranı Kerim, insanların gökleri incelemelerini emretmişti. İşte tam bu noktada Müslüman Araplar, Batı Hıristiyanlığı'ndan ayrılarak, yüksek bir bilimsel düzeye eriştiler ve metafizik bir korku çukurundan kurtuldular. Astroloji ve kadercilik her iki uçta da realist Arapların elinde, batıdaki gibi etkili ve aldatıcı olamadı.
1186 yılında tüm gezegenlerin Terazi Burcu'nda bir araya gelecekleri ve büyük felaketlerin olacağı öngörüldü ama bunların hiçbirisi gerçekleşmedi.

Astrolojiye karşı olan ve astronomiye önem verenİslam bilginleri alay ediyorlardı; astronominin büyük ismi El-Biruni ve yakın dostu büyük bilgin İbni Sina, astrologların yasaklanmasını istiyordu. Ama resmi bir yasaklama gelmeden önce, tanınmış tüm astrologlar kendiliklerinden dağıldılar. Arap dünyasında astronomi hızla yükselirken astroloji ve astrologlar kaybolup gittiler. Kalanlar ise, sokaklara düşüp, süslü renkli giysiler içinde, bitmez tükenmez hesaplar yaparak sayıların içinde boğuldular. Halbuki, matematiksel hesap metodları, küresel trigonometri, çok ince ayrıntıları bilen Arap astronomisi ve Arap astrologlar Babil, Hint ve Eski Yunan astrologlarından çok ötelerdeydiler. Unutulmuş ve vazgeçilmiş yıldız dinlerinden kalan inançları bir arada toplamak Arap astrologlarının en büyük başarısı oldu.

"Kaçık kız Astroloji"

Astroloji, batıya iki yönden girdi, kiliseye karşı çıkamayan ve bilgiyi salt kendi ellerinde bulunduran kilise mensuplarının bilgisizliğine karşın astroloji halk üzerinde çok daha etkiliydi. Batıda astronomi, kritik deneyler yapmak ya da karışık bilimsel kanıtlar koymak yerine, astrolojinin uşağı oldu ve ilk kez astroloji nedeniyle dikkat çekti. Kopenhag Üniversitesi'nden astronom Tycho-Brahe gözlemevine Kraliyet tarafından konulan pahalı araçların minnet borcunu ödemek için Kral'a sürekli olarak politik gelecek raporları sundu. Krallardan sonra Papalar da astrolojinin cazibesine kapıldılar. Astroloji batıda uzun zaman astronomi ile kolkola ilerledi. Galile ve Kepler ekmek paralarını yıldızlardan geleceği sorarak kazandılar. Kepler üzülerek şöyle diyor ve tarihi konuşmasını yapıyordu; "Astroloji, tamamen kaçık bir bir kızcağızdır ama Ey Sevgili Tanrı, böyle bir deli kızcağıza sahip olmasaydı akıllı annesi yani astronomi nerede barınabilirdi? Dünya ise daha kaçık olmasaydı, akıllı anne, kızının bu çılgınca oyunlarına uymaz, kızı ile beraber yaşamak zorunda kalmazdı. Astronomların maaşları bu kadar az olunca, kızı kazanmasaydı annesi mutlaka aç kalırdı." Reformist Martin Luther'de, İbni Sina ve el-Biruni gibi bu hassas oyuna hiçbir sistem ve kanıta dayanmadan düşen astrologların bilimdışı sanatına karşı çıktı, astrolojiyi sadece bir sanat olarak tanımlıyor ve aynen Arap astrologları gibi bilimsellikten uzak tutmaya çalışıyordu.

Günümüzün tekno-astrolojisi

Ve sonunda "Kopernik'in Evren Tablosu"nun kesinleşmesiyle dünyanın tahtından indirilmesi, akıllı anneyi, deli kızından ayırdı. Modern bilim, astrolojiyi, eski yaşına ve antik hikmetine dayanarak, rengi solmuş eski mantosu içinde işini sürdürebilmesi için sokağa sürgün etti. Astronomiyi ise, daima genç kalacağı, ebediyen gençleşeceği bir yükselişe yöneltti. Binlerce yıl sonra bugün olaylar yine tersine çevrim gösteriyor ama artık konunun düzeyi ve iddiaları çok daha farklıdır. 20. ve 21. Yüzyıllar'ın uygarlık düzeyinde astroloji yine vardır, Kepler'in belirttiği gerçek değişmediğinden astronomlar genelde yine az kazanmakta, astrologlar daha çok kazanmaktadırlar. Fakat, artık Tekno-Astroloji vardır; gezegenlerin sayısı, deli kızın daha etkili olması için akıllı anne tarafından dokuza çıkarılmış, Brahe'nin veya Kepler'in bir yılda ancak hesaplayabildiği ve çizdiği 50 yıldız haritası (Horoskop) ve yorumları bilgisayarlarla 50 dakikada yapılmaktadır fakat daha önemlisi yine aynı süper teknoloji sayesinde geçmiş de analiz edilmekte ve artık geçmişin gelecekteki izdüşümleri ve istatistiksel olasılıklar hesaplanabilmektedir. Sokaklarda yine solgun astrolog taslakları dolaşmaktadır ama medya çağı sayesinde çok daha etkindirler. Üstelik modern bilimin her dalından gelen bilimciler de, astroloji ile uğraşmaktadırlar.

1960'lar gibi yakın bir tarihte, astroloji genel bir yeniden doğuş dönemi geçirmiş ve bugünün astrolojisi, bir bakıma, bu 'çiçek etkili' tohumlardan filizlenmiştir. Daha önce yapıldığı gibi tahminler üzerindeki vurgu yeri, dikkatler danışmanlığa ve sezginin ve kendi kendini farkına varmanın gelişimine kayarak astrolojiyi hassas bir psikolojik araç haline getirmiştir. Geçmişte ne olmuş olursa olsun bugün ortaya iki çıkan iki sonuç vardır; teknolojik giysisi içindeki astroloji, hala bin yıllar öncesinde olduğu kadar etkindir ve de akıllı anne astronomiyi daha çok kullanmaktadır. Akıllı anneye ise, ancak uzay mekiklerinin medyatik gösterilerinde, UFO olaylarında ve gökten tepemize düşme olasılığı olan meteorlardan söz edilince danışılmaktadır. Deli kız Astroloji, İnsanlık varoldukça yaşayacaktır çünkü İnsanlığın en büyük zaafını yani geleceği öğrenme tutkusunu içermektedir.

Astroloji hem bir bilim, hem de bir sanattır ve pratisyenler bu alanlardan ya birine ya da öbürüne düşmeye meyilli olsalar bile, her ikisi de birbiri için gereklidir. Geri çekilip onun ilkelerini soruşturma yeteneği olmazsa, astroloji belirsiz, gizemsel, tutarsız bir şey haline gelir gazete ya da dergi sütunlarından ayrılamazdı. Ama, simgelerden bir anlam çıkarmak ve bir başkasına bilgi aktarmak için sanatçı olmak gerekir. Bu nokta, astrolojinin nasıl işlediğini açıklamak için uygun bir nokta olsa bile, ne yazık ki, bu mümkün değildir. Öyle gözüküyor ki, şu ana kadar bilinmeyeni anlatmaya ve ölçülemeyeni ölçmeye çalışıyor ve belki de sistemi tamamen bilimsel bir açıdan değerlendireceğimiz doğru yoldaşımı buluna kadar, onun genellikle bir bilinç sistemi olduğu konusuyla tatmin olmamız gerekir.Gerçeği astrolojiyi daha iyi öğrenip, daha iyi anlamaya başladıkça, insan ve evren arasındaki karmaşık etkileşimi anlayabiliriz. O ana kadar, "Yukarısı nasıl, aşağısı da öyledir" sloganı yeterli ve iyi bir temeldir.
--------

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/astroloji/6761968.asp?m=1&gid=220&srid=3998&oid=1