Astroloji Nedir?

-Burcun ne?
>Sana ne!
-Ne olur söylesen?
>Napcan burcu, bırak bu ıvır zıvır işleri.
-Çok odunsun.


Bu ıvır zıvır burç işlerini kim sardı başımıza? Oturup faldan, tarottan medet ummaya başladık. Nerden çıktı bu yıldız haritaları, neye dayanıyor, mantıklı bir açıklaması var mı ki bu kadar hayatın içinde hatta vazgeçilmez bazıları için.

Bu kavramların arkasında Astroloji var. Gerçekten gereksiz mi bu işler? Biraz araştırdım; nedir Astroloji? Bazı alıntılarla özetlersek:

----
Bugün en çok tartışılan konuların arasında, Astroloji vardır ve en çok sorulan soru da, bu işin nereden çıktığı veya nasıl başladığıdır; Hemen herkes, yapılan astrolojik yorumların kaynağını merak etmektedir ve işin en ilginç yanı da yorumların insanlarla olan uyumluluğudur.

Astroloji; kozmos içerisindeki güçlerin (Yani Güneş Sistemi'ndeki planetlerin) veya genel olarak dünya üzerindeki enerjilerin evrensel etkilerle şekillenmesiyle (makrokozmos), insanın ve insan topluluklarının (mikrokozmos) üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını yorumlayan bir düşünce sistemi, bir kültür ve yorum sanatıdır.

Astroloji'nin matematiksel bir temele sahip olduğunu, Astronomi ile olan paralel çalışmalarında görebiliriz. Bu ise Astroloji'nin gerçek anlamda pozitif temellere dayandığını gösterir. Ayrıca Astroloji, yıldızların hareketlerini matematiksel olarak hesaplarken, etkin enerjileri oluşturabildiğini de kabul eder.

Her ne kadar son yüzyılda genel Astroloji anlayışı biraz değişmiş ve Astroloji'ye bilimsel bir görünüş verilmeye çalışılmışsa da Astroloji temelde bir kehanet, gelecekten haber verme sistemidir. Geniş anlamdaysa Astroloji insanın evren ve kozmik güçlerle olan ilişkilerini inceleyen, başarı ve başarısızlık oranlarını, hangi konularda şanslı, hangilerinde şanssız olduğunu anlamaya çalışan, hangi dönemlerde ne gibi kozmik etkiler altında kalarak, nelere uygun olduğunu araştıran bir sanattır ve bu sanat, Güneş Sistemi'mizdeki gezegenlerin, uydumuz Ay'ın, Güneş'in, Güneş Sistemi'mizin çevresinde bulunan takım yıldızların ya da başka bir ifadeyle burçların içindeki haraketlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyerek çalışan bir sistemdir.


Astroloji hemen hemen insanlık tarihi kadar eski bir kehanet sistemidir. Onun ilk kökleri eski sır okullarında kaybolmuş olsa bile, astroloji, uzun süreden beri bizimle beraberdir.

Astroloji ilk kez, M.Ö. 3000'lerde, Mezopotamya'da ortaya çıkmıştır. Rahipler sınıfı aynı zamanda da ilk astrologlardı.

M.Ö. 2.400 yıllarında Sümer kentleri Akad Kralı Sargon tanrılar adına Ziggurat olarak anılan büyük basamaklı kuleleri inşa ettirdi. Babylon'da olan büyük ziggurat astronomik gözlemler için de kullanılıyordu.

İlk takvim;

Sümerler düzenli olarak gökyüzünü gözlemlediler ve gözlemlerini kil tabletlere yazdılar. Ayın sabit bir yörüngede gittiğini "Ecliptic" ve bazı yıldızların yön değiştirdiklerini belirlediler. Bu yıldızlar yani planetler veya gezegenler, diğer yıldızlardan ayrılırlardı. Görülebilen öteki gezegenlere yani Merkür, Mars, Jupiter ve Satürn'e Sümerliler daha az ilgi gösterdiler. Ama onları tanıyorlardı. Ayın, düzenli bir şekilde büyümesi 14.5 gün sürüyordu ve küçülmesi de aynı zaman süresini kapsıyordu. Sümerler için bir ay denilen bu zaman dilimiyle zamanı ölçüyorlardı.

Yaşam ve göksel birleşim

Sümer ülkesinin insanları da, bizim gibi yaşamda ve duygularda inişler, çıkışlar yaşadılar; neşe ve keder, aşk ve nefret, doğum ve ölüm, dostluk ve yanlızlık gibi... Yaşamın gerçeklerini anlamaya çalışan Sümerli rahipler yıldızların hareketlerini incelediler. İlk bulgular basitti; Yeryüzünde meydana gelen bir olayın, gökyüzündeki yıldızların hareketleri ile eş zamana rastladığını fark ettiler. Bu eş zamanlamanın daha sonra tekrarlanması ile olaylar arasında bir bağlantı olduğunu düşündüler. Bunun sonucunda Sümerler, matematiksel gerçekleri farketmeye başladılar. Gökyüzündeki yıldızların hareketi, ay tutulmaları, Venüs'ün görülmesi ve yok olması hep önemli olaylar ile eş zamanlardaydı. İşte o an, astrolojik tahminlerin başladığı ilk andı. Sümerlerin astrolojik tahminlerini, 1500 yıl sonra Asurlular da sürdürdüler.

Daha sonra Kaldeliler ciddi olarak yıldızları incelediler ve bugün bildiğimiz astrolojinin temelini oluşturdular. Güneşin de diğer gezegenler ve Ay gibi belirli bir eksende döndüğünü fark ettiler ve Sümer zodyağında 18 olan burç sayısını 12 ye indirdiler. Bugünkü Burçlar Astrolojisi'ni ortaya çıkardılar, güneşin insan karakteri ve duyguları üzerindeki etkilerini incelediler. 12 zodyak işaretini yani her burcu, 30'ar derecelik açılara böldüler ve böylece, güneş, ay, ve gezegenlerin pozisyonları daha gerçekçi olarak sağlandı. Kaldeliler bu yeni zodyakdaki yıldızlara yeni isimler verdiler ve biz de bunları bugün kullanıyoruz; Perslerin Mezopotamya'daki hakimiyetleri döneminde kişisel horoskop yani yıldız haritası ortaya çıktı.

Ötelerde…

Veda kaynakları bir yana bırakılırsa, bilinen en eski astrolojik kayıtlar Çin'de bulunmuştur. Çinliler Hindular'ın yaptığı gibi tüm antik belgeleri özenle saklamışlardı. Dünyanın en eski kaynakları Hindu kaynaklarıdır.

Bilindiği kadarıyla, İsa'nın binlerce yıl öncesinde Mısırlılar da astrolojiyi biliyorlardı. İran'da bilinen en eski kaydın sahibi Kral Darius döneminde yaşayan ve birçok kitap yazan El Hakim'dir. El Hakim'in asıl ünü kehanetlerinden gelmektedir; en ünlü kehaneti ise, Hz. İsa'nın doğacağını söylemesidir. Astroloji Arap dünyasında daima büyük saygı ve ilgi görmüştür, bu bölge sayısız astroloğun ve bilgenin yaşadığı bir yerdir. Bu insanlar sürekli gezerek bilgilerini Eski Yunan'a ve Roma'ya yaydılar, çalışmaları bugün dahi parça parça olsa da pratik olarak kullanılmaktadır. Teknikleri yüksek ve düzeyliydi. Fakat Arapların göçebe olmaları nedeniyle yeterince örnek günümüze ulaşamamıştır. Fakat Mısır'ın Arapların eline geçmesi ve tüm kültürlerin birleşmesinden sonra bağnazlar birçok eski kaynağı başta İskenderiye Kitaplığı olmak üzere yok ettiler ve bu dönem Astroloji'nin Antik
Çağ döneminin sonu oldu.

Orta Çağ ve akıllı anne astronominin çılgın kızı; Astroloji

Bütün bu kaynakların ve gelişimlerin sonrası günümüzdeki astrolojinin oluştuğu ya da temel olduğu dönemdir. Orta Doğu ve Arap astrolojisinin doğum ve gelişim süreci, yasaklar, entrikalar ve aşırılıklarla doludur. Arap Astroloji'sinin görkeminden etkilenen tutucu kilise, kaçınılmaz biçimde etkilenerek sonunda kabullenmek zorunda kalmıştı ve amaç kazançtı. Astronominin babaları olan Thyco-Brahe, Kepler, Kopernik ve Galile dahi astrolojinin maddi çekiciliğinden kaçınamadılar ama tüm astrologlardan nefret ediyorlardı, aynen El-Biruni ve İbni Sina'nın yaptığı gibi; İşte size Orta Çağ'ın Astroloji gladyösü.

Ortaçağ, kendi anlayışına uygun olan dinsel-bilim gayesi nedeniyle göksel araştırmalarla ilgilenmedi. Tüm anlayış, Tanrı ve inananların ruhlarıyla ilgiliydi. Güneş, Ay ve bilinen gezegenlerle uğraşmak putlara ve şeytana tapmak olarak nitelendirildiğinden çok tehlikeliydi.

Kilise ise, insan üzerindeki tüm tesirlerin sadece Allah'tan geldiğini, bunun dışında hiçbir tesirin olmayacağını savunuyordu. Ama başarılı olunamadı çünkü kuşku büyüyordu, Pireneler'i aşabilen astronomik kitaplar ve gök günlükleri rağbet görüyor ve astrologlar çoğalıyordu. Bu çelişki Hıristiyan dünyasında sürerken, İslamiyet'in astrolojiye olan ilgisi de fazla değildi. Hz. Muhammed, yıldızların yerine tek Yaratıcı olarak Tek Allah'ı göstermişti, göksel cisimlerin etkileri kilisede olduğu gibi kabul görmüyor ve yıldızlara tapma yasaklanıyordu. Yani yasak olan yıldızların insanların geleceği etkilediğine inanmak ve geleceği öngörmekti zira gaybı sadece Allah biliyordu. Buna karşın astronomi gerekliydi çünkü Kuranı Kerim, insanların gökleri incelemelerini emretmişti. İşte tam bu noktada Müslüman Araplar, Batı Hıristiyanlığı'ndan ayrılarak, yüksek bir bilimsel düzeye eriştiler ve metafizik bir korku çukurundan kurtuldular. Astroloji ve kadercilik her iki uçta da realist Arapların elinde, batıdaki gibi etkili ve aldatıcı olamadı.
1186 yılında tüm gezegenlerin Terazi Burcu'nda bir araya gelecekleri ve büyük felaketlerin olacağı öngörüldü ama bunların hiçbirisi gerçekleşmedi.

Astrolojiye karşı olan ve astronomiye önem verenİslam bilginleri alay ediyorlardı; astronominin büyük ismi El-Biruni ve yakın dostu büyük bilgin İbni Sina, astrologların yasaklanmasını istiyordu. Ama resmi bir yasaklama gelmeden önce, tanınmış tüm astrologlar kendiliklerinden dağıldılar. Arap dünyasında astronomi hızla yükselirken astroloji ve astrologlar kaybolup gittiler. Kalanlar ise, sokaklara düşüp, süslü renkli giysiler içinde, bitmez tükenmez hesaplar yaparak sayıların içinde boğuldular. Halbuki, matematiksel hesap metodları, küresel trigonometri, çok ince ayrıntıları bilen Arap astronomisi ve Arap astrologlar Babil, Hint ve Eski Yunan astrologlarından çok ötelerdeydiler. Unutulmuş ve vazgeçilmiş yıldız dinlerinden kalan inançları bir arada toplamak Arap astrologlarının en büyük başarısı oldu.

"Kaçık kız Astroloji"

Astroloji, batıya iki yönden girdi, kiliseye karşı çıkamayan ve bilgiyi salt kendi ellerinde bulunduran kilise mensuplarının bilgisizliğine karşın astroloji halk üzerinde çok daha etkiliydi. Batıda astronomi, kritik deneyler yapmak ya da karışık bilimsel kanıtlar koymak yerine, astrolojinin uşağı oldu ve ilk kez astroloji nedeniyle dikkat çekti. Kopenhag Üniversitesi'nden astronom Tycho-Brahe gözlemevine Kraliyet tarafından konulan pahalı araçların minnet borcunu ödemek için Kral'a sürekli olarak politik gelecek raporları sundu. Krallardan sonra Papalar da astrolojinin cazibesine kapıldılar. Astroloji batıda uzun zaman astronomi ile kolkola ilerledi. Galile ve Kepler ekmek paralarını yıldızlardan geleceği sorarak kazandılar. Kepler üzülerek şöyle diyor ve tarihi konuşmasını yapıyordu; "Astroloji, tamamen kaçık bir bir kızcağızdır ama Ey Sevgili Tanrı, böyle bir deli kızcağıza sahip olmasaydı akıllı annesi yani astronomi nerede barınabilirdi? Dünya ise daha kaçık olmasaydı, akıllı anne, kızının bu çılgınca oyunlarına uymaz, kızı ile beraber yaşamak zorunda kalmazdı. Astronomların maaşları bu kadar az olunca, kızı kazanmasaydı annesi mutlaka aç kalırdı." Reformist Martin Luther'de, İbni Sina ve el-Biruni gibi bu hassas oyuna hiçbir sistem ve kanıta dayanmadan düşen astrologların bilimdışı sanatına karşı çıktı, astrolojiyi sadece bir sanat olarak tanımlıyor ve aynen Arap astrologları gibi bilimsellikten uzak tutmaya çalışıyordu.

Günümüzün tekno-astrolojisi

Ve sonunda "Kopernik'in Evren Tablosu"nun kesinleşmesiyle dünyanın tahtından indirilmesi, akıllı anneyi, deli kızından ayırdı. Modern bilim, astrolojiyi, eski yaşına ve antik hikmetine dayanarak, rengi solmuş eski mantosu içinde işini sürdürebilmesi için sokağa sürgün etti. Astronomiyi ise, daima genç kalacağı, ebediyen gençleşeceği bir yükselişe yöneltti. Binlerce yıl sonra bugün olaylar yine tersine çevrim gösteriyor ama artık konunun düzeyi ve iddiaları çok daha farklıdır. 20. ve 21. Yüzyıllar'ın uygarlık düzeyinde astroloji yine vardır, Kepler'in belirttiği gerçek değişmediğinden astronomlar genelde yine az kazanmakta, astrologlar daha çok kazanmaktadırlar. Fakat, artık Tekno-Astroloji vardır; gezegenlerin sayısı, deli kızın daha etkili olması için akıllı anne tarafından dokuza çıkarılmış, Brahe'nin veya Kepler'in bir yılda ancak hesaplayabildiği ve çizdiği 50 yıldız haritası (Horoskop) ve yorumları bilgisayarlarla 50 dakikada yapılmaktadır fakat daha önemlisi yine aynı süper teknoloji sayesinde geçmiş de analiz edilmekte ve artık geçmişin gelecekteki izdüşümleri ve istatistiksel olasılıklar hesaplanabilmektedir. Sokaklarda yine solgun astrolog taslakları dolaşmaktadır ama medya çağı sayesinde çok daha etkindirler. Üstelik modern bilimin her dalından gelen bilimciler de, astroloji ile uğraşmaktadırlar.

1960'lar gibi yakın bir tarihte, astroloji genel bir yeniden doğuş dönemi geçirmiş ve bugünün astrolojisi, bir bakıma, bu 'çiçek etkili' tohumlardan filizlenmiştir. Daha önce yapıldığı gibi tahminler üzerindeki vurgu yeri, dikkatler danışmanlığa ve sezginin ve kendi kendini farkına varmanın gelişimine kayarak astrolojiyi hassas bir psikolojik araç haline getirmiştir. Geçmişte ne olmuş olursa olsun bugün ortaya iki çıkan iki sonuç vardır; teknolojik giysisi içindeki astroloji, hala bin yıllar öncesinde olduğu kadar etkindir ve de akıllı anne astronomiyi daha çok kullanmaktadır. Akıllı anneye ise, ancak uzay mekiklerinin medyatik gösterilerinde, UFO olaylarında ve gökten tepemize düşme olasılığı olan meteorlardan söz edilince danışılmaktadır. Deli kız Astroloji, İnsanlık varoldukça yaşayacaktır çünkü İnsanlığın en büyük zaafını yani geleceği öğrenme tutkusunu içermektedir.

Astroloji hem bir bilim, hem de bir sanattır ve pratisyenler bu alanlardan ya birine ya da öbürüne düşmeye meyilli olsalar bile, her ikisi de birbiri için gereklidir. Geri çekilip onun ilkelerini soruşturma yeteneği olmazsa, astroloji belirsiz, gizemsel, tutarsız bir şey haline gelir gazete ya da dergi sütunlarından ayrılamazdı. Ama, simgelerden bir anlam çıkarmak ve bir başkasına bilgi aktarmak için sanatçı olmak gerekir. Bu nokta, astrolojinin nasıl işlediğini açıklamak için uygun bir nokta olsa bile, ne yazık ki, bu mümkün değildir. Öyle gözüküyor ki, şu ana kadar bilinmeyeni anlatmaya ve ölçülemeyeni ölçmeye çalışıyor ve belki de sistemi tamamen bilimsel bir açıdan değerlendireceğimiz doğru yoldaşımı buluna kadar, onun genellikle bir bilinç sistemi olduğu konusuyla tatmin olmamız gerekir.Gerçeği astrolojiyi daha iyi öğrenip, daha iyi anlamaya başladıkça, insan ve evren arasındaki karmaşık etkileşimi anlayabiliriz. O ana kadar, "Yukarısı nasıl, aşağısı da öyledir" sloganı yeterli ve iyi bir temeldir.
--------

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/astroloji/6761968.asp?m=1&gid=220&srid=3998&oid=1

Hiç yorum yok: