Adalet ve muhalefet

Arkadaşlarımda genel olarak gördüğüm birkaç özelliği bir kitapta*, işlenen ana konu olarak buldum. Buradan çıkardığım birkaç notu paylaşmak istiyorum.

Adil olmak
Muhalif olmak

Siz adaleti uygulayın, bırakın gökyüzü yerle bir olsun.

Her devirde kabile dayanışması ya da sosyal birleşme gibi "daha önemli" menfaatlerin adaletten önce geldiğini savunanalar olmuştur.

Cesaret kendi başına en önemli erdemlerden biri olmasa da, erdemlerin uygulanmasını mümkün kılan vasıftır.

Bir insan için yüzleşmesi en zor olan şeylerden biri de savaştayken kendi tarafının yanlış taraf olduğu sonucuna varmasıdır.

Hiçbirşey söylememenin de bir karar olduğunu unutma. Mantığın sesi az ama ısrarcıdır.

Adil davranmamanın nedenleri için 3 prensip;
Kama prensibi: Gelecekte daha da adil davranmanız beklenebilir korkusuyla şimdi adil davranmamanız gerekliliğidir.

Tehlikeli emsal prensibi: Gelecekte benzer bir durumda da aynı adaleti sergileme gerekliliğine karşın, bugün adaletli davranmamaktır.

Vakti gelmedi: Adaleti uygulamanın henüz vakti gelmedi inanışıdır.


Her şeyden şüphe etmek gerekir.

Akşam haberlerinde yapılan bir anket sonucunda senin gibi düşünen yalnızca % 20 lik bir oranda insan olması seni şaşırtmasın; elbette ki aykırı ve şüpheci kişiler çoğunluğun arasında olamazlar. Kendi başına düşünme ihtiyacı duyan ya da bunu isteyenler her zaman azınlık olacaktır.

İnsanlar güvene ve ait olma duygusuna ihtiyaç duyarlar; doğuştan gelen bireyciliğe sahip olsalarda kalabalık içinde çok daha kolay kontrol edilebilirler.

Bağımsız zihnin özü ne düşündüğünde değil nasıl düşündüğünde yatar.

Çoğu zaman tartışmalar "ışıktan çok ısı" oluşturur. Yinede tartışmalar iki tarafında gelişimine katkıda bulunur.

Mükemmeliyetçiler ve bağnazlar kırılabilir ama bükülemezler. Fanatikler sonlarını göremedikleri zaman çabalarını iki katına çıkarırlar.

Kötülük için kalabalığın peşinden gitmemelisin.

"Biz" ile ilgili olarak güvenle konuşan ya da "bizim" adımıza konuşan kimseye güvenme. Aidiyet güvenlik ve dayanışmayı getirse de, yaratacağı baskı ve zorbalığın daha fazla götürüsü olabilir.

*Genç Felsefeciye Mektuplar, Christopher Hitchens

2 yorum:

ozancok dedi ki...

Böyle bir yazıya ihtiyaç vardı gerçekten, eline sağlık. Bazı sözler çok şey anlatırlar ve bu sözleri arada sırada okuyup düşünmek faydalı oluyor:

"Günümüzde, dünyadaki temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise devamlı şüphe içinde olmalarıdır."
Bertrand Russell

yavasyavas dedi ki...

"Kendi başına düşünme ihtiyacı duyan ya da bunu isteyenler her zaman azınlık olacaktır"

eskiden insanın temel vasfının düşünmek ve sorgulamak olduğunu varsayıyormuşum. bunu varsaydığımın ise farkında değilmişim. yakın denilebilecek bir zamanda insanların rasyonel varlık olmaktan daha başka ve baskın özellikleri olduğunu kavradım. yani mühendis bakışından çıkmaya başladım. şimdi ise şunu farkediyorum insanın en temel özelliği düşünmek değil kopyalamak. farklı birşeyler üretmek ise mutasyon gibi nadir birşey. o yüzden artık "nasıl böyle davranıyor bu insanlar, hala nasıl böyle düşünüyorlar" diye hayrete düşmüyorum.

şüphecilik ve adil olmak kendini kopyalabilen davranışlar mı? ne yazık ki şüphe etmeden ateşli şekilde kendini ortaya koyan bir davranış daha çok kopyalanıyor. kendi yanındakini adelete karşı kollamak da daha rahat kopyalanıyor. kazan kazan durumu yaratıyor.

akıntıya karşı yüzebilmek, hem şüpheci hem de adil olabilmek.