VAHŞİ KEŞİŞ

Keşişler gibi uçamasak ta denize ibadet etmek için, belki Vahşi Keşişi çıkabilirdik…

Yapabilir miydik? İzin verir miydi keşişler çıkmamıza? Burası onların evi, tanrıların dağı Olympos(Uludağ), Keşiş Tepe.

Bu zirveden denize ve tekrar denizden zirveye uçabiliyordu keşişler. Ve ibadetleri yaşayış biçimleri pek az bilinirdi, zamanın insanlarınca. Sırlarla dolu, efsanelere konu olmuş bir yaşamdı onlarınki. Peki neden bu keşiş “vahşi” ?

İki sevdiğim arkadaş-partner, güvenmek, kendini güvende hissetmek istiyor insan bunca gizem içerisinde. Bu koca dağda, bu sarp kayalarda tırmanırken. Bir yandan dağın güneyinden gelen bulutların, zirveden geçerken oluşturdukları gölgeler.bulutları hiç bu denli hızlı görmemiştim. Bir yandan çığlıklar atarak pike yapan yırtıcılar. Ve adrenalin. Diğer bir yandan da içsel korkular, mücadeleler... Ne o ? Tanrı’yı mı hatırladın, oğlum Utku?

Tüm bunlarla iç içe olmak tırmanış. İşte bu, tırmanış.

Her şey mükemmel olmalıydı. Hava gayet iyi, sıcaklık kayalara değen parmaklarımızı üşütüyor ama, vücudumuz sıcak. Güvenilir iki partner. Ve yerinde bir psikoloji. Peki ya bu “Keşiş”, kabul edecek mi bizi? İlk adım bizden; denemeliyiz…

Rota 135 metre, ilk 75 m’yi serbest tırmanıyoruz. Başlangıçta kaya sağlam, belirgin ve güzel tutamaklar yok ama sürtünme güçlü başlangıç için biraz sert hamleler, beklenmedik!... Sorun yok, devam… Arka arkaya sert ve yumuşak pasajlar geçiyoruz. 7-8 m sert, 10-12 m yumuşak pasajlar. Yer yer çürük bölümlerde birbirimizi bekleyerek geçiyoruz, birbirimize taş düşürmemek için. Derken rotanın ortalarını geçtik ve artık kilit etap olarak düşündüğümüz kısma geldik. Zor kısım, ip açmalıyız. “İp? Açalım abiiii !... ”. Korku dolu bakışlar… Emniyet noktasını oluşturduk. Yükselir yükselmez bir ara emniyet atmalıyım. Aksi halde düşmem sonucu arkadaşlarımın da altına düşerek, ciddi şok yerim (full factor). “Bu çatlak uygun mu??? Hayır değil!” takoz takımı ağzımda deli divane uygun çatlak arıyorum. Olanlar ya çok çürük yada takoz için uygun değil. Bu arada durmak yok tabii; “bir adım daha oğlum, bir adım daha”, “şurada bir çatlak var galiba!..”. Mutluluk… “hayır bu da uygun değil!..”. Acı, korku… “lanet olsun yedi metre yükseldim…” Evet sonunda bir çatlak. Düşersem asla beni tutamayacak kadar kötü yerleşti ama bir emniyet var sonunda. Ayaklarımın ağrısı ve titremesi çözüldü bir an. Rahatlama. Devam etmeliyim… Zemin çürük ve hiç çatlak yok. Bir metre yukarıda 2. takoz derken, korkum artık sadece zeminin çürüklüğünden. Bu son ip boyunun son kısımları çok çürük. Ve yine sağlam malzeme atacak uyugn bi çatlak yok. Korkuyorum… Çok büyük kaya bulokları var rota üzerinde. Bunlardan biriyle birlikte aşağı uçmak, her an muhtemel… Birkaç kere bastığım basamaklar kopuyor. Uçmuyorum… ve son kısımlarda yeni bir emniyet noktası kuruyorum . arkadaşlarım yanıma geliyor.

Her şey yolunda… Keşiş bizi sevdi. Devasa kopmuş bloklar bana o Keşiş’in “vahşetini” anlatmaya yetiyor.

Geride güzel bir anı, birkaç fotoğraf, rota üzerinden alınmış küçük bir taş ve içsel mücadelenin vermiş olduğu müthiş tatmin, “başarı”.

Teşekkürler Olympos, teşekkürler Keşiş…


Utku Yakar

Rotayla (Vahşi Keşiş) ilgili ayrıntılı bilgi için: cuktu_yakar@yahoo.com

Hiç yorum yok: