1 Mayıs, Bülbül ve Gül

İnsanlarla toz ve dumanın, kan damlalarının ve göz yaşının bir arada buluştuğu yerdi Taksim 1 Mayıs'ta. Meydanın gazetelere yansıyan her fotoğrafında insanın insanlıktan çıktığını ve çıkarıldığını görerek öfke ve üzüntü duymuyorsanız; siz de insanlıktan çıkmış ya da çıkarılmışsınız demektir.

Ferhat ile Şirin hikayelerinin doğduğu topraklardı üzerine bastığımız. Bir Aşık Veysel geçmişti mesela, görebilen herkesten daha fazla dünyayı görmüş ve tanımış, uçan kuştan esen yele kadar herşey üzerine öyle şiirler ve türküler üretmişki, en iyi bilimsel buluşlardan milyon kez daha fazla etkileyen, insanın beyninin kalıplarını zorlayan... Ve biz ekranlarda ve gazetelerde Aşık Veysellerin, Ferhatların, Şirinlerin torunlarının kavgalarını izliyorduk...

1 Mayıs'taki görüntüler, gül bahçesine dalıp gülleri dalından koparan insanların görüntüleriydi. Geriye kalan dökülmüş yapraklar ve kırılmış dallardı. Küsen bülbüller, belki bir daha dönmemek üzere terkedeceklerdi bu toprakları ve gittikleri yerde bir daha hiç ötmeyeceklerdi... Bülbül ve gül üzerine yüzlerce türkü bağlamanın tellerine sırf bu yüzden dökülmüştü.

İçinde bulunduğumuz bahçede, güller teker teker soluyor. Ve biz çaresizce solan gülleri ve giden bülbülleri izliyoruz. Ve biz izlerken, bu işten mutlu olanlar sevinçlerini gözümüze sokuyorlar. Ve giden her bir bülbülle bir gül daha soluyor. Bülbüller bahçede değil artık, güller ardı ardına soluyor, alışması çokta zor...

Bahçedeki bir gülün yarasını kendine dert etmiş insanların türkülerini hep söylemeye devam edeceğiz, bülbüllerin geri gelmesini umuduyla.

Ben derdimi söyleyemem
Dilim yaralı yaralı.
Bülbülüm amma ötemem
Gülüm yaralı yaralı.

1 yorum:

ozancok dedi ki...

Abi yazın çok şey anlatıyor aslında, bunların farkına bile varmak bu topraklarda unutulur oldu. Özümüzden koparılmaya yönelik yoğun çaba ve bu çabaya cesaret veren özünü bir hiçe değişip, devşirme ve suni kültür oluşumunu kabul eden bir toplum yapısı var artık. En çok da bence dünyada eşi benzeri olmayan kültürümüz için emek sarfedenlerin kemikleri sızlatılıyor...

Dediğin gibi artık bülbül güle,gül de bülbüle hasret bu topraklarda...