Kara Toprak

Yaşadığımız yüzlerce sene seksten, yemeden, içmeden, onursuzca ve sapıkça yaşamaktan ibaret hale getiriliyor. Rezillikler cinsel özgürlük adı altında hepimize pompalanıyor yavaş yavaş... Herkes herkesle herşeyi yapabiliyor, duygular hisler kenara itiliyor. Seks ayrı bir madde olarak sunuluyor herkese. Erkekler kadınları kadınlar erkekleri bir mal olarak, bir et parçası olarak görüyorlar. Kaslı erkekler, seksi kadınlar bir kabus gibi etrafımızdalar. Dünyanın en güzel kızını "becermek" ya da en yakışıklı "erkek"i ile yatmak ne anlam ifade edebilir? Hangi seks abidesi Aşık Veysel'in şu dizelerini yazabilir ve beni ağlatabilir....


Derdimi Söylesem

Dedimi söylesem derin dereye
Doldurur dereyi düz olur gider
Irakipler sıra dağlar arada
Korkarım yar benden yoz olur gider

Pervane ateşten sakınmaz canı
Uğruna koymuşum başı bedeni
Doldur tüfeğini hedef et beni
Yaram doksandokuz yüz olur gider

Veysel der çıkayım bir yüce dağa
Ağaçlar bezenmiş yeşil yaprağa
Zaman olur tenim düşer toprağa
Karışır toprağa toz olur gider


Aklıma Kurtuluş Savaşı'ndaki genç askerler geliyor. Senelerce karısı ve çocuklarını göremeden cephede savaşanlar, hiçbir kızın teninin kokusunu içine çekemeden ölen gencecik askerler... Sevgilisini bekleyen gencecik kızlar... Onların torunları 3G sistemli yüce insanlar olarak seks bağımlısı olduk, "aşk" "sevda" ve "yürek"'i unuttuk. Artık avrupanın amerikanın porno filmlerinde gördüğümüz starlar caddelerimizde dolaşıyor. Hatta herkes porno star olmuş ve kimse Veysel'den haberdar bile değil. Hayatın bize verdiği mutlulukları kenara iterek en büyük mutluluğun cinsel sorunlarımızı çözmek olduğu yalanına inanmışız. En büyük mutluluk hayalini kuramadığımız kişi ile yatıp hava atmak olmuş... Ereksiyon olabilmek, birçok kere orgazm olabilmek olmuş... Ancak bir sel gelip herşeyimiz götürdüğünde, önemli olanın yaşanılan aşk olduğunu anlıyoruz. En güzel yemeğin kanalizasyon sistemine karıştığı gibi en güzel orgazmın da en fazla 10 saniye sürdüğünü çok iyi anlıyoruz.

Herkesle herşeyi yapmanın mübah olduğu bir çağda, inadına onurlu ve alnımız ak bir şekilde, dimdik yaşayabilmemiz lazım. Aşka, sevdaya, yare, cana, Aşık Veysel'e ve bu toprakların türkülerine sadık kalarak, çocukken bizi uyuturlarken söylenen ninnileri unutmadan, en büyük mutluluğun bir şiir dizesinde ya da bir notada saklı olduğunu bilerek, bununla orgazm olarak... Buna ben tabutta orgazm diyorum.

Kara toprağa düştüğüm zaman orgazm olamazsam yazıklar olsun...

3 yorum:

devilofintelligence dedi ki...

begendim. durup dusunduren bir yazi olmus. toplumsal ve breysel olarak nereye dogru gittigimizin ozetini guzel yazmissin dostum. Bunlar iyi gunlerimiz zaten. Gelen nesil bu yazilari yazmayan ve yazilmis olani da okumayan/okusa bile birsey hissetmeyen bir at sürüsü olacak.

Selamlar.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

niye siliyorsunuz yorumumu?