Bize sunulan hayatın temel taşı para. Para ise ekonomi ve finans kelimeleri ile ifade ettiğimiz, mevcut sistemin devamını sağlayan bu iki temel çarkın suyu.
Bu iki çark arada bir aksasa da sürekli dönüyor; üstelik her gün biraz daha güçlü her gün biraz daha ezici dönüyor. Son günlerde günlüğümüzdeki konular arasına finans girdi, dolayısıyla para girdi. İlk başta itici gelebilir, ama bu konunun günlüğe giriş nedeni yazarların yada okuyucuların parayı çok sevmesi değil; mevcut yapıyı çok beğenmesi de değil. Bu yapıyı öğrenmenin gerekliliği.
Ekonomistler, daha önce okuyup da üstüne çok düşünmediğimiz, varolan yapıyı koruyucu hatta geliştirici, sürekli çalışabilir sistemler kurmuşlar. Borsa da bunlardan biri. Bana kalırsa bize düşen, üretim ve emek temelli bu sistemlerin her adımını anlamak. Emre'nin dediği gibi gerekirse araştırıp öğrenmek ve göçertmek.
Yazılanlardan, eleştirilerden ve okuduğum birkaç şeyden kendimce birkaç çıkarsama yaptım:
-İnsan hayatı çalışırken satın alınıyor. Her insan çalışırken emek ve zaman verir, ve bu emek/zaman belli bir ücret karşılığında satın alınır. O halde, sonuçta satın alınan şey insanın hayatıdır.
-Hepimiz bu sistemde birer oyuncuyuz, ama az ama çok; paraya hizmetse hepimiz hizmetteyiz.
-Aslında bir iş yapmıyoruz; sadece başkalarının bu sistemde önceden belirlediği işlerde emek/zaman vererek bir iş yaptığımızı sanıyoruz.
Biz uzman değiliz, olsak da hayatın çözümlemesini yapmak eskisi kadar kolay değil. Çok karmaşık ilişkiler, bütünleşik yapılar ancak tartışılarak anlaşılıp öğrenilebilir. Kendi adıma, daha önce hiç düşünmediğim olgu ve eleştirileri okuyabildiğim için şanslı olduğumu düşünüyorum. Herkesin eline sağlık. Bildiğimizi paylaşırsak hepimiz fikir sahibi olmaya ve düşünmeye devam ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder