Yazılım
 geliştiricilerin bazen kafasını kurcalayan önemli bir soru, yazdığı 
kodu nasıl koruyabileceğidir. Özellikle yeni bir şeyler bulduğunu 
düşünen veya öne süren yazılım geliştiriciler için bu oldukça önemli bir
 konu olabiliyor.
Bu
 şekildeki korumacı yazılım geliştiricilerin en önemli serzenişi de 
Türkiye’de yeterli bir telif hakkı korumasının olmamasıdır. Ben ise bu 
yazıda bir bilgisayar mühendisi olarak bu konuya tersinden yaklaşacağım.
 Şu soruları kendimce değerlendireceğim: 
- 
 Fikri mülkiyet haklarına ihtiyacımız var mı? 
 - 
 Fikri mülkiyet hakları olmadan daha güzel bir dünya yaratılamaz mı? 
 
Birinci
 soruya hızlıca kestirme bir yanıt verebiliriz. Sadece yazılım alanında 
değil, bir çok alanda fikri mülkiyet haklarına ihtiyacımız yok. Ve hatta
 aslında telif haklarından (fikri mülkiyet diye genişletebiliriz) 
kurtulmamız gerekiyor. İddia edildiği gibi fikri mülkiyet ne 
“yenilikçiliği” ne “yaratıcılığı” ne de başka bir şeyi ilerletmiyor, 
desteklemiyor. Bu konunun çılgın çığırtkanları genellikle tekeller veya 
patronlar oluyor. Bu iddiamı kimi başlıklar altında kanıtlamaya 
çalışayım. 
Bu fikri/yazılımı tamamen ben geliştirdim! 
İlk
 olarak ele almamız gereken maddi ürünlerin/eserlerin özel mülkiyete 
süresiz olarak alınabilmesinin kolaylığının fikirler için o kadar kolay 
olmadığı gerçeğidir. Soyut, maddi olmayan bir konudan söz edildiği için 
bu fikrin sadece o fikri öne sürene mi ait olduğu, o fikri oluşturan 
kişinin o fikri oluşturmak için başka kimlerden ve hangi 
bilimsel-teknolojik fikirlerden yararlandığı, o fikirlerin de fikri 
mülkiyet hakları gibi kafada bir çok soru işareti doğurmaktadır. Bu soru
 işaretleri özellikle yazılım alanında ve patent söz konusu olduğunda 
artmaktadır. Özellikle binlerce yıla yayılan bir bilgi üretiminin ortaya
 çıkardığı bilgi birikimini çok ufak bir eklemeyle daha da 
geliştirdiğini, yeni bir şey bulduğunu iddia ederek, bütün haklarını 
üstlenmeye çalışmak önceki bütün bilgi üretimini yok sayan bir 
yaklaşımdır. Her bir eser, bilgi üretimi önceki algıların uzantısıdır, 
tarih boyunca yapılmış üretimlerin, birikimin üstüne eklenmiş 
tuğlalardır [1]. Her bir yazılım da binlerce yıla yayılmış olan bilimsel
 ve teknolojik gelişmelerin sonuçlarıdır. 
Telif hakları yazılım geliştiricisini korur! 
Kimileri tarafından telif haklarının “eseri
 üreten kişiyi koruma” gibi amaca sahip olduğu iddia edilse de, 
günümüzde telif hakları büyük tekellerin elinde daha fazla kâr amaçlı 
bir silahtır. Eser üreticileri içinse bir araçtan ziyade bir amaç haline
 gelerek, eserin sadece para amaçlı yapıldığı bir insanlık dışı durum 
ortaya çıkmıştır. İddia edildiğinin aksine de fikri mülkiyetin özgün 
eser üretimini teşvik eden bir yapısı yoktur, bunu ilk fikri mülkiyet 
yasasının 1623 yılında çıktığıyla doğrulamamız mümkündür [2]. 1623 
yılından önce üretilmiş özgün eser yok mudur? Peki günümüzde bütün özgün
 yazılımların telif hakları sayesinde geliştiğini iddia edersek, özgür 
yazılımın ürünlerini nereye koyacağız? 
Günümüzde
 eser üreticileri o eserlerini rahatlıkla üretecek, yayımlayacak bir 
olanağa sahip olmadıkları için haklarını devretmektedir. Devretmese bile
 zaten bir şirkette çalışırken ürettiğimiz bütün ürünler, aldığımız 
bütün patentler bizim değil, şirketin mülkiyetinde oluyor. Kuramsal 
olarak fikri mülkiyetin üreticileri savunduğu iddiası, bu olanaklarının 
olmadığı durumda veya haklarını devretme zorunluluğunda, pratikte 
karşılığını bulamamaktadır. Hatta bu süreci aslında emek gücünün 
sömürülmesiyle benzerlik kurarak, fikri ürünün üreticisinin zorunlu 
olarak olanakları sunan kapitalistle anlaşması, haklarını devretmesi 
yani kendisini sömürtmesi olarak da görebiliriz. Herhangi bir mülkiyet 
sisteminde yazılım geliştiricileri kendi emeklerinin ürünü olan 
yazılımlarının sahipliğini, aynı bir tekstil ter atölyesinde 
(“sweatshop”) çalışan işçilerin ürettiklerinin sahipliğini koruyamaması 
gibi koruyamayacaktır [1]. Yayım, dağıtım, tanıtım ve medya üretiminin 
özel mülkiyeti, yazılım geliştiricilerin ve diğer tüm yaratıcı işçilerin
 kendi geçimlerinden daha fazla kazanmamasını garantilemektedir [1]. Bu 
sistemde yaratıcı da olsa üreticiler işçidir, emek güçlerini – yaratıcı 
emek güçlerini – satmak zorundadır. Emek güçlerini harcayarak (diğer 
emekçilerle beraber) kendi ürettikleri yazılımı da yaptıkları sözleşme, 
anlaşma doğrultusunda işverene bırakmak zorundadır. Ve hatta bu bırakma o
 kadar ileri gider ki, bu yazılımda yaptığınız bazı şeyleri başka bir 
yazılımda yapmamanız, kullanmamanız gerekir. Çünkü derler ki o patronun 
mülküdür, patrondan izin almadan, parasını vermeden kullanamazsınız. 
Sizin onu üretmenizin, o ürünü ürettiğiniz bilgi birikiminin bir önemi 
yoktur. Siz yukarıda söylediğimiz gibi maddi bir ürün üreten emekçi gibi
 ürününüze yabancılaşmışsınızdır, ama bir fark var. Siz o ürünü 
oluşturduğunuz fikri süreci, beyinsel zorlamalarınızı beyninizden 
çıkarıp atamazsınız! Deneyimlerinizi ve fikirlerinizi işten 
atıldığınızda veya işi bıraktığınızda silemezsiniz. Ellerinden gelse 
patronların bunu da isteyeceklerinden eminim. 
Bu yazılım benim! Kullanıcılar paylaşamaz! 
Richard
 Stallman gibi bazı eleştirmenler fikri mülkiyet kavramıyla telif 
hakları, patentler ve ticari markalar için fiziksel nesnelerin mülkiyet 
haklarıyla benzerlik kurulduğunu söyleyerek bunun başta bir ön yargı 
içerdiğini söylüyorlar [3]. Lessig gibi eleştirmenler de kullanıcıların 
haklarının dengelenmesi gibi bir çözüm önermektedir [4]. Stallman ve 
Lessig gibi kişiler telif haklarının yazılım geliştirme alanına yarardan
 çok zarar verdiğini söylemektedir. Özgür Yazılım hareketi ve 
yaratttıkları (GNU/Linux, LibreOffice, Apache,…) bize telif hakkı 
koruması olmadan (daha doğrusu yazılımın özgürce paylaşımını 
destekleyerek), Copyleft lisanslarının, yazılımın özel mülkiyet altına 
alınmasının aksine toplumun ve yazılım dünyasının gelişmesine, 
ilerlemesine daha fazla katkı sağladığını göstermektedir. Sermaye, 
kapitalizmin doğasından gelen daha fazla kâr dürtüsüne sahiptir, tekel 
olsun olmasın her girişimci kârını yükseltmek için, kârlarını korumak 
için hukuki veya teknik olarak mümkün olan her şeyi yapmaya istekli ve 
muktedirdir [4]. Bu durumda da yazılımlardaki telif haklarını toplumsal 
ilerleme için değil kendi çıkarları için kullanmayı tercih edecektir. 
Buna karşı savunmamız gereken yazılımların (ve bilginin) özgür 
paylaşımıdır [5]. 
Bilgi
 ve yazılımlar paylaşılması durumunda şeylerde olduğu gibi yok olmazlar,
 kıtlaşmazlar ve tekrar kopyalanmaları bir maliyete neden olmaz. İlk 
yaratıcısı ve sahibi açısından bir zarar yaratmazlar. Yazılıma sahip 
olan herkes eş zamanlı olarak ondan yararlanabilir. Bu da yazılım 
alanında özellikle kullanıcılar açısından özgür dağıtımı savunmamız 
gerektiğini de kanıtlamaktadır. Geliştirici açısından yazılımın özgür 
paylaşımının en önemli sonucu dışarıdan o yazılımın geliştirimine 
gelecek olan ilerletici desteklerdir. Bizim gibi ülkelerin uluslararası 
tekellerle rekabet edebilmesi ve kendi uzmanlarını yetiştirmesinin 
önemli bir yolu özgür yazılımdır, yazılımların özgürce kaynak koduyla 
beraber paylaşılmasıdır. 
Patentler yenilikçiliği destekler! 
Yenilikçiliği
 desteklemekle patentlerin bir ilgisi yoktur. Patentler açısından 
günümüzde karşımıza sıkça çıkan durum, büyük tekellerin tekel güçlerini 
ve pazardaki paylarını korumak için bir silah olmalarıdır. Bu silah 
şeklinde kullanım, fikri mülkiyetin araçlarından biri olan patentin 
sermaye açısından işlevini, sermayenin çıkarlarını korumayı doğrulayan 
bir durumdur. 
Herhangi
 bir kişinin rahatlıkla düşünebileceği basit bir işlem (örneğin farenin 
sol tuşuna tıklayarak alışveriş, Amazon’un Barnes & Noble firmasına 
dava açtığı patent konusu [4]) büyük tekeller açısından bir patent 
nedeni olabilmekte ve patent savaşlarına yol açabilmektedir. Bu örnek 
bile patentlerin, dolayısıyla fikri mülkiyetin aslında (sürekli 
tekrarladığımız gibi) tekellerin çıkarını korumaya yönelik sermaye 
sisteminin bir çözümü olduğunu göstermektedir. Buna ek olarak patentler 
için dayatılan 20 yıllık süre bilişim teknolojisi düşünüldüğünde oldukça
 uzun bir süre olmaktadır, bu nedenle de patentler eleştirilmektedir 
[6]. Halihazırda patentler ayrıca kendi ekonomisini yaratmaktadır. 
Patentler hem hükümet için hem de patent başvurusunu gerçekleştiren için
 yüksek bir maliyete mal olmaktadır [7]. 
Yazılımı
 patent çerçevesinde tanımlamak bile gerçekte hiç mümkün değil [8]. 
Yazılım geliştirme, özel gereksinimlerin (somut ihtiyaçların) diğer 
teknolojilere kıyasla çok daha detaylı bir biçimde çözümlenmesi 
gerektirmektedir [8]. Bu karmaşık süreçte, ürün hiç bir zaman 
tamamlanmaz ve sürekli olarak, hatta satışı gerçekleştikten sonra bile, 
gelişim gösterir [8]. Bir çok kişinin fikirlerinin sürekli olarak 
yazılımın içine akıyor olması, yazılımı bir toplumsal bir sanat haline 
getirmektedir [8]. Yazılımın bu özelliği özgür yazılım ve açık kaynak 
hareketinin yükselmesinin de nedenidir. Patentlerin uygulanamazlığının 
da gerekçelerindendir. 
Patentlerin
 silah olarak kullanımının çarpıcı bir örneği büyük firmaların patent 
tehdidini kendisinden ayrılan çalışanları işe almak isteyen diğer 
firmalara karşı kullanması şeklinde karşımıza çıkıyor. Palm üst 
yöneticisi Edward Colligan tarafından 7 Ağustos 2012 tarihinde yapılan 
açıklamada [9], Apple firmasının Palm firmasını, Apple çalışanlarını işe
 alması durumunda patent davası açmakla tehdit ettiği iddiası bunun son 
çarpıcı örneğidir [10]. 
Bir
 çoğumuzun gözüne çarpmış olabilecek patent savaşları da savımızı 
doğrulamaktadır. Patent edinseniz bile o patent sizi korumaz. Büyük bir 
tekel gelir, size kendi patentlerini kullandığınıza dair dava açar ve 
elinizdeki patenti bu davalara karşı ele geçirir, eğer patentiniz onun 
için değerliyse. Son günlerdeki tekeller arası savaş davalarından 
dikkati çekenler şunlardır: Apple-Samsung, Kodak-HTC, Kodak-Apple, 
Motorola-Apple, Intel-RealNetworks,…[11] 
Bir
 başka çarpıcı örnek Microsoft’un Novell şirketinin patentlerini satın 
almasıyla [12] ve iş birliğine gitmesiyle[13] göze çarpıyor. Önemli bir 
yazılım tekeli olan Microsoft için özgür yazılım olan GNU/Linux ciddi 
bir rakiptir. Bu patentler ve iş birliği aracılığıyla yaptığı, kendisi 
için tehdit teşkil eden diğer açık kaynak geliştiricileri, özellikle 
rakip saydığı firmalara dava açmasıdır [14]. Şirket ve patent 
alımlarıyla Microsoft bu rekabete karşı elini güçlendirmek istemiştir, 
özellikle açık kaynak yazılım geliştirenlerin üzerinde bir patent terörü
 yaratarak patentlerin yücelttiği söylenen “yenilikçiliğe” darbe vurmaya
 çalışmıştır. Hatta Microsoft Windows yerine GNU/Linux kullanırsak bizi 
patent ihlali nedeniyle dava edeceğini bile ima etmiştir [4]. Bunlar 
Microsoft’un patentler açısından tek örneği de değil [15]. SCO 
tartışmaları da açık kaynak Linux geliştiricilerine karşı bir başka 
patentler aracılığıyla saldırı örneğidir [16]. SCO’nun Microsoft 
tarafından desteklendiği de iddialar arasındadır [17]. 
Patentler
 büyük tekeller için diğer firmalara karşı rahatlıkla her amaçla 
kullanabildikleri bir silahtan başka bir şey değildir. Bu noktada 
günümüzdeki patent savaşlarının taraflarından Microsoft kurucusu Bill 
Gates’in bir ifadesini belirtmek, patentlerin yenilikçiliğe “ne kadar da
 katkı sağladığını” göstermek açısından yararlı olacaktır: “İnsanlar 
bugünün fikirlerinin çoğu üretilip bunlara patent alındığı günlerde 
patentlerin nasıl verildiğini anlamış olsalardı endüstri tamamen 
dururdu.” [4] Görüldüğü gibi patentleri bir silah olarak kullanan 
Microsoft yöneticisi bile patentlerin yenilikçiliği ne kadar 
desteklediğini anlamış görünüyor. Patentler tekellerin kârını arttırmak 
ve rakipleriyle haksız rekabet sağlamak için bir araçtır. Ayrıca bununla
 bağlantılı olarak Braguinsky, Gabdrakhmanov ve Ohyama tarafından 
yazılan bir makalede patentler, yaşlanan endüstrilerin rant arayışı 
açısından değerlendirilmektedir [18]. 
Sonuç 
Fikri
 mülkiyetin can alıcı sonuçlarının olduğu ilaç sektöründeki zararlarına 
girmeden [4], eldeki veriler ışığında bilişim dünyasındaki etkilerini 
incelemeye çalıştım. Diğer sektörlerdeki tekelleri koruyan, onların 
çalışanlar üzerindeki baskılarını gösteren örneklere girdiğimizde 
savlarım bir kat daha doğrulanacaktır. Özetle, yukarıda açımladığım 
nedenlerden dolayı yazılım alanında fikri mülkiyet haklarını savunmamak,
 bunun yerine bilginin, yazılımların tamamen özgür olmasını savunmak, 
toplum yararına çalışması gereken bizlerin boynunun borcudur. Şimdi 
ikinci soruyu da yanıtlayabiliriz. Fikri mülkiyet hakları olmadan daha 
güzel bir dünya yaratabiliriz, bunun örneklerini özgür yazılım 
hareketinin sonuçlarında görebiliyoruz
T. E. Kalaycı
Not: Bu yazı ilk olarak BM Dergi'nin 1. sayısında yayınlanmıştır.
T. E. Kalaycı
Kaynaklar 
[1] Dmytri Klyner, “The Telekommunist Manifesto”, http://media.telekommunisten.net/manifesto.pdf, 2010
[2] Deoxy, “Intellectual Property Myths”, http://deoxy.org/ipmyths.htm ,2010
[3] Richard M. Stallman, “Did You Say “Intellectual Property”? It’s a Seductive Mirage”, 2010, http://www.gnu.org/philosophy/not-ipr.html
[4] Michele Boldrin, David K. Levine, “Entelektüel Tekele Karşı”, Sel Yayınları, 2010
[5] Bilgiye özgürce erişimi savunan ayrıntılı bir manifesto için bkz. noktaKomünist Manifesto (Bilgiye Ücretsiz Erişimi Savunanların Manifestosu) (http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=601)
[6] Richard M. Stallman, “The Danger of Software Patents”, 2009, http://www.gnu.org/philosophy/danger-of-software-patents.html
[7] Richard M. Stallman, “Software patents — Obstacles to software development”, 2002, http://www.gnu.org/philosophy/software-patents.html
[8] Kerem Kaya ve Mike Ingram, “Avrupa yazılım patentleri savaşı”, http://www.wsws.org/tr/2004/jan2004/pat-j10.shtml , 2004.
[9] United States District Court, “Declaration of Edward T. Colligan”, https://dl.dropbox.com/u/2566303/5-11-cv-02509-LHK%20docs/293.pdf, 2012
[10] Jeff Blagdon, “The no-hire paper trail Steve Jobs and Eric Schmidt didn’t want you to see”, http://www.theverge.com/2013/1/23/3906310/the-no-hire-paper-trail-steve-…, 2013.
[11] Teknoloji alanındaki patent savaşlarının bir görseli için bkz. http://static3.businessinsider.com/image/4fbcf55069beddd165000008/tech-p…
[12] http://www.theinquirer.net/inquirer/news/1900065/microsoft-led-consortiu…
[13] Steve Lohr, “Microsoft-Novell Pact Is Already in Dispute”, http://people.ischool.berkeley.edu/~hal/Courses/StratTech09/Lectures/IP/…, 2006.
[14] Roy Schestowitz, “Microsoft’s Attack on Linux in the Courtroom”, http://techrights.org/2011/12/23/linux-taxing-microsoft-minions/, 2011.
[15] Groklaw, “Novell-MS Deal”, http://www.groklaw.net/staticpages/index.php?page=20061218045851480, 2009.
[16] Wikipedia, “SCO-Linux controversies”, http://en.wikipedia.org/w/index.php?title=SCO%E2%80%93Linux_controversie…, 2012.
[17] Microsoft’un Linux’e karşı tekelini koruma savaşı hakkında bkz. http://cosmicpenguin.com/linux/MICROSOFTS_WAR_AGAINST_LINUX.html
[18] Boldrin, 2010; Serguey Braguinsky, Salavat Gabdrakhmanov, Atsushi Ohyama, “A Theory of Competitive Industry Dynamics With Innovation and Imitation”,http://www.andrew.cmu.edu/user/sbrag/BGO.pdf , 2010.
[2] Deoxy, “Intellectual Property Myths”, http://deoxy.org/ipmyths.htm ,2010
[3] Richard M. Stallman, “Did You Say “Intellectual Property”? It’s a Seductive Mirage”, 2010, http://www.gnu.org/philosophy/not-ipr.html
[4] Michele Boldrin, David K. Levine, “Entelektüel Tekele Karşı”, Sel Yayınları, 2010
[5] Bilgiye özgürce erişimi savunan ayrıntılı bir manifesto için bkz. noktaKomünist Manifesto (Bilgiye Ücretsiz Erişimi Savunanların Manifestosu) (http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=601)
[6] Richard M. Stallman, “The Danger of Software Patents”, 2009, http://www.gnu.org/philosophy/danger-of-software-patents.html
[7] Richard M. Stallman, “Software patents — Obstacles to software development”, 2002, http://www.gnu.org/philosophy/software-patents.html
[8] Kerem Kaya ve Mike Ingram, “Avrupa yazılım patentleri savaşı”, http://www.wsws.org/tr/2004/jan2004/pat-j10.shtml , 2004.
[9] United States District Court, “Declaration of Edward T. Colligan”, https://dl.dropbox.com/u/2566303/5-11-cv-02509-LHK%20docs/293.pdf, 2012
[10] Jeff Blagdon, “The no-hire paper trail Steve Jobs and Eric Schmidt didn’t want you to see”, http://www.theverge.com/2013/1/23/3906310/the-no-hire-paper-trail-steve-…, 2013.
[11] Teknoloji alanındaki patent savaşlarının bir görseli için bkz. http://static3.businessinsider.com/image/4fbcf55069beddd165000008/tech-p…
[12] http://www.theinquirer.net/inquirer/news/1900065/microsoft-led-consortiu…
[13] Steve Lohr, “Microsoft-Novell Pact Is Already in Dispute”, http://people.ischool.berkeley.edu/~hal/Courses/StratTech09/Lectures/IP/…, 2006.
[14] Roy Schestowitz, “Microsoft’s Attack on Linux in the Courtroom”, http://techrights.org/2011/12/23/linux-taxing-microsoft-minions/, 2011.
[15] Groklaw, “Novell-MS Deal”, http://www.groklaw.net/staticpages/index.php?page=20061218045851480, 2009.
[16] Wikipedia, “SCO-Linux controversies”, http://en.wikipedia.org/w/index.php?title=SCO%E2%80%93Linux_controversie…, 2012.
[17] Microsoft’un Linux’e karşı tekelini koruma savaşı hakkında bkz. http://cosmicpenguin.com/linux/MICROSOFTS_WAR_AGAINST_LINUX.html
[18] Boldrin, 2010; Serguey Braguinsky, Salavat Gabdrakhmanov, Atsushi Ohyama, “A Theory of Competitive Industry Dynamics With Innovation and Imitation”,http://www.andrew.cmu.edu/user/sbrag/BGO.pdf , 2010.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder